Bakanlar Kurulu Toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirildi. Yaklaşık 3 saat 40 dakika süren toplantı sona erdi. Kabine'nin ardından Erdoğan millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi.
TÜRKKAN'A SERT TEPKİ: NERESİNDEN TUTSANIZ ALÇAKLIK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Bingöl'de Meral Akşener'i protesto eden şehit yakını Tahir Gümren'e ağır şekilde küfreden İYİ Partili Lütfü Türkkan'a çok sert tepki gösterdi. Erdoğan, "Milletimiz değerlerimize hakaret etmekten başka vasıfları olmayan, her kritik durumda ülkesinin hasımlarının yanında saf tutan bu siyaset bezirganlarının gerçek yüzünü gayet iyi biliyor. Türkiye geçmişte nasıl tek parti faşizmini yendi, iç ve dış vesayetin üstesinden geldiyse inşallah bu çarpık zihniyeti tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır. Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl'de şehit yakınına yapılan edepsizliği aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyoruz. Neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK örgütü tarafından paramparça edilen bir şehidin yakını onun namusuna, bacısına en ağır hakaretleri küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak insanlığa sığmaz. Üstelik bu kişi ve avanesi önce yapılan rezilliği inkar etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. İnsanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatının da o kutlu çatı altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur." diye konuştu.
"PARLEMENTO ÇATISI ALTINDA OLMAMASI LAZIM"
Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Partinin grup başkan vekilliğinden, genel başkan yardımcılığından ayrılması bir çıkış yolu değildir. Bu kişinin parlamento çatısının altında yerinin olmaması lazım. Başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide bir şehidimizin bacısına küfredilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki, neymiş başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz yahu, kimi kandırıyorsunuz, al birini vur ötekine. Bir kamu bankası olan Ziraat Bankası'na 36 milyon dolar şu anda borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi aynı zamanda Kocaeli'nde devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle orada ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Bizim kültürümüzde, inancımızda her birimizin annesi, kızı, eşi dokunulmazlığa sahiptir. Bu partinin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu hakarete tepki göstermelidir.
"EY KADIN STK'LAR SİZ NE İŞ YAPIYORSUNUZ?"
Ey kadın STK'lar, siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfredilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? Her konuda ilgili ilgisiz kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırıya karşı derin bir sessizliğe gömülenleri hafızalarımıza nakşediyoruz. Ana muhalefetin başı kadın haklarından, kadına şiddetten bahsediyordu. Ana muhalefetin başı, bu nedir bu? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun?
"TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
Sözde genel başkanlar, sözde siyasetçiler, sözde sivil toplum kuruluşları vardı. Bunların hiçbiri derhal harekete geçmemekle aslında amaçlarının başka olduğunu göstermiştir. Bu ülkede her kim İstanbul Sözleşmesi adını kullanırsa kadınlarımız kendi adlarını sapkın ideolojilerini kullandığı için tepki göstermelidir. Buldukları her fırsatta şehit yakınlarını, gazileri tahrik eden zihniyetin asıl yüzü Bingöl'deki hadiseyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hayatları boyunca milletin hayrına tek bir iş yaptıkları, ülkeye bir eser ve hizmet yaptıkları görünmemiş olanların ne derece nobran, küstah, terbiyesiz hale gelebildiklerini hep birlikte takip ediyoruz. Bingöl'deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki olarak takipçisi olacağız. PKK terör örgütünü nasıl sınırlarımız içinde bitirme noktasına getirdiysek, sınırlarımız dışında peşini bırakmıyorsak, örgütün siyasi uzantılarını ve onlarla aynı çuvala girenleri de milletimize ifşa etmeyi sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
SALGINLA MÜCADELE
Kabine toplantımızda sağlıktan dış ilerine, sağlığa kadar birçok konuyu enine boyuna görüştük. Salgın, yeni dalgalar ve yeni varyantlar halinde insanlığı tehdit etmeyi sürdürüyor. Bu durum gelişmiş ülkeler dahil tüm devletlerin başta sağlık olmak üzere temel altyapılarını giderek zorlamaktadır. Türkiye olarak en büyük avantajımız sağlıktan üretime tüm kritik alanda son 19 yılda kapsayıcı ve güçlü bir altyapıyı kurmamızdı. Ülkeler maske savaşı verirken biz ihtiyaçlarımızı rahatça karşılayabildik. Dünyadaki pek çok yerlerde devletlerle vatandaşlarla güven problemi yaşanırken biz hedeflerimize yürümeye devam ettik. Sonuçta ortaya çıkan tablo ülke ve millet olarak sahip olduğumuz potansiyeli siyasi ve ekonomik alanda her şeyi harekete getirebilecek bir duruma işaret veriyor. Sağlık hizmetlerinde herhangi bir krize izin vermedik. Vaka, vefat yoğun bakım sayıları kontrol edebileceğimiz bir seviyededir. Özellikle hastanelerde sunulan hizmetlerde elbette aksamalar gecikmeler görünebilmektedir. En kısa sürede bunlarında önüne geçeceğiz.
OKULLAR KAPANACAK MI?
Okullar açık mı kalacak tartışması da artık sona ermelidir. Okullardaki Yüz Yüze Eğitim öğretim kesinlikle devam edecektir.
40 BİN SAĞLIK ÇALIŞANI İÇİN ATAMA MÜJDESİ
Okullardaki yüz yüze eğitim kesinlikle devam edecektir. Sağlık Bakanlığımıza 40 bin yeni sağlık personeli alınacağının müjdesini de milletimizle paylaşmak istiyorum. Halen hazırlıkları süren 164 mesleki eğitim merkezini de ocak ayında açıyoruz.
Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı ekonomi politikamızla ülkemizi büyütecek her adımı desteklemeye devam ediyoruz. %8 artış yükselen elektrik talebini aldığımız önlemlerle herhangi bir sıkıntıya sokmadan karşıladık. Doğalgaz fiyatları 2020 yılı başındaki 115 dolar seviyesinden geçtiğimiz ay itibariyle bin 100 dolar seviyesine kadar çıktı. Buna karşılık biz ülkemizdeki vatandaşlarımızı konutlarda tükettikleri doğalgazı 150 dolardan veriyoruz. Alış fiyatına baktığımızda hane halkına verdiğimiz doğalgazdan %70 hibe yaptığımızı söyleyebiliriz. Küresel düzeydeki tüm bu yükselişe rağmen elektriği maliyetin yarısı düzeyde vatandaşlarımıza vererek 17 milyarlık bir sübvansiyon yaptık.
ELEKTRİK FATURALARINDAKİ TRT PAYI KALKIYOR
Bir başka ifadeyle her vatandaşımıza yıllık bin 500 liranın üzerinde enerji desteği vermiş olduk. Elektrikte önümüzdeki yıl TRT payı ile enerji fonu kesintilerini de kaldırma kararı aldık. * Türkiye'nin en büyük gücü milletimizin birliğidir, kardeşliğidir azmi ve kararlılığıdır. Tabii bu gerçeği sadece biz görmüyoruz. Muarızlarımız da farkındalar. Son dönemde yalana, tehdide söz ve davranışların içerde ve dışarda giderek artış göstermesinin sebebi işte bu fotoğraftır. Türkiye'yi diledikleri gibi yönlendirebilecekleri, vaktini ve enerjisini çalabileceklerini biri sananlar ile kendi ihtirasları uğruna onların değirmenine su taşıyanların kursakların bırakmak bizim boynumuzun borcudur. Ülkemizi eser ve hizmet siyasetiyle 19 yılda bu seviyesine nasıl biz getirdiysek inşallah 2023 hedeflerine ulaştırmaya, gençlerine 2053 vizyonunu emanet etmeyi rabbim bize inşallah gösterecektir.
SURİYE VE IRAK TEZKERESİ
Geçtiğimiz hafta TSK'nın Suriye ve Irak'taki terör yuvalarına yönelik Cumhurbaşkanlığı tezkeresindeki yaşanan tartışmalar bu endişelerimizi artırmıştır. Türkiye'nin sınır ötesi operasyonu siyasi üstü söz konusudur. Halbuki bu tezkereye karşı çıkmak, TSK'nın kahramanca mücadele etmesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütlerine can simidi atmak demektir. Daha önemlisi bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Türkiye'nin en eski hali hazırda örgüt kuklası yapı tarafından yönlendirildiğini görmekten Türk siyaseti adına üzüntü duyuyoruz. Kimi belediyelerdeki bazı birimlerin bu parti yönetimine verildiğini zaten millet veriyor. Meclis'e Irak ve Suriye tezkerelerine hayır demelerini, Yozgat'a gidince Kandil'i yakıp yıkmaktan söz etmesi de omurgasızlık örneğidir. Meclis'te tezkereye hayır demekle kalmayıp büyükelçilere tepki göstermekte destek olmayan bu zihniyete milletimizin bu ülkenin kaderini asla temsil etmez. Milletimiz değerlerimize hakaret etmekten başka vasıfları olmayan, her kritik durumda ülkesinin hasımlarının yanında saf tutanların gerçek yüzünü gayet iyi biliyor. Türkiye geçmişte tek parti faşizmini yendiyse, inşallah bu çarpık zihniyeti de tarihin tozlu topraklarına kaldıracaktır.
ALİYEV'E TEBRİK
Uluslararası toplumun gözü önünde yaklaşık 30 yıl süren işgali bitiren zaferi için Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz. Karabağ ve Azerbaycan topraklarının haksız, hukuksuz, ahlaksız saldırıları karşısında susanlar bölgede yaşanan trajedinin baş sorumlusudur. Bilinçli olarak silahlandıran ve cesaretlendiren Ermenistan daha önce de ateşkes ihlalleri yapmıştır. Bu kez Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizi çok daha güçlü şekilde destekledik. Çatışmalar devam ederken ilan eden tüm ateşkesleri bozan Ermenistan Azerbaycanlı kardeşlerimizin cesareti ve kahramanlığı sayesinde ağır yenilgiye uğramıştır.
Bu zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyor, Allah'tan şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlıklı ömür diliyorum. Son olarak Fuzuli'de inşa edilen uluslararası havalimanının açılışı vesilesiyle Azerbaycanlı kardeşlerimizin imar ve inşa faaliyetlerinde yanlarında olduğumuzu gösterdik. Zengezur koridoru başta olmak üzere yapılan anlaşmadan haklarını alma konusunda her platformda Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz. Bu yeni dönem Ermenistan'ın da kendini içine hapsettiği cenderecek fırsatlar sunmaktadır. Bizim milletimize ve devletimize husumet yöneltilmediği sürece kimseyle bir sorunumuz yoktur. Yeni küresel sistemde Kafkasya'nın stratejik önemi daha da artacaktır. Bu coğrafyanın aydınlık geleceği için Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Cuma günü İstanbul'da toplanacak Türk Konseyi'nde diğer kardeş ülkelerle birlikte geleceğimizi enine boyuna konuşacağız. Üye ve gözlemci ülkelerle hemen her konuda mutabık olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyoruz."