MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ PARTİSİNİN MECLİS TOPLANTISINDA KONUŞTU.
SON DÖNEMDE ABD’NİN TÜRKİYE ÜZERİNDE OYNADIĞI OYUNLARA YÖNELİK DEĞERLENDİRMELER YAPAN LİDER DEVLET BAHÇELİ, MESAJI NET VERDİ “TARAFSIZLIK NAMUSSUZLUKTUR”.
MHP LİDERİNİN AÇIKLAMALARI ŞÖYLE;
Türk milleti çetin şartları çevik iradesiyle aşmanın gayret ve çabasındadır.
Türkiye’nin pek çok sorunu birikmiştir.
Üzüntümüz, sorunların giderek kökleşmesi, gittikçe kemikleşmesidir.
İç meselelerimizin ağırlığı, siyasetteki gelgitler, ekonomideki risk ve belirsizlikler, güven ve güvence zaafları düne nazaran bugün daha fazladır.
Türkiye hissedilir ölçülerde zaman ve zemin kaybetmektedir.
Bir yanda uluslararası komploların şiddeti, diğer yanda ülke içinde yaşanan kamplaşma ve kısır kavgalar görüş menzilimizi sıfıra indirmektedir.
Bunun yanısıra bölgemiz ateşle çevrilmiştir. Tehlike yüksektir.
Güney sınırlarımız boyunca yuvalanan ihanet mevzi kazanmaktadır. Tehdit azmıştır.
Zalim emeller hain hedeflerine biraz daha yaklaşmaktadır.
ABD’nin YPG’yle olan bağ ve bağlantısı bütün itirazlarımıza rağmen sürmektedir.
Teröristler palazlandırılmakta, cesaretlendirilmekte, silahlandırılmaktadır.
Beşeriyet, sınırlarımızın hemen dibinde en adi, en aşağılık, en pespaye insanlık suçlarına bizzat şahitlik etmektedir.
Verilmiş sözler çiğnenmektedir.
Verilen teminatlar hiçe sayılmaktadır.
Türkiye’nin tarihsel hak ve çıkarlarını perdelemek; beka ve birliğini pençelemek maksadıyla küresel fitne bölgesel taşeronlarıyla birlikte düşmanca oyunlara bel bağlamış durumdadır.
Ülkemiz hedeftedir.
Milletimiz hasım güçlerin saldırısı altındadır.
Astana Süreci ve Soçi ruhu ortada dururken, Rusya, Deyrizor’da YPG’yle birlikte poz vermekte, aynı kalıp ve kareye girmektedir.
Bunda da bir sakınca, ne tuhaftır ki, görmemektedir.
PKK, Almanya’nın Frankfurt şehrindeki bir üniversitede sözde etkinlik düzenleyecek kadar müsamaha görmekte, teröristbaşının resmedildiği paçavralar uluorta asılmaktadır.
Türkiye’nin ekonomik temeline dinamit döşemek için sıraya girenler, eş zamanlı olarak sosyal ve siyasal sistemi terörize etmek, devlet hayatını tıkamak ve dağıtmak için adeta seferber olmuşlardır.
Ekonomik oyun ve operasyonlar devamlı körüklenmektedir.
ABD’de kurulan yanlı, yaftalı ve siyasi mahkemelerde Türkiye yargılanmaktadır.
Buna razı olamayız, buna sessiz kalamayız, kalmayacağız.
Karanlık ve kaçak bir şahıs, hain ve casus bir suçlu, günlerdir kirli ve aynı zamanda kinli itiraflarıyla ülke kamuoyunu meşgul etmektedir.
Türkiye’den nasıl kaçtığı veya nasıl kaçırıldığıyla ilgili spekülasyonlar yapılmaktadır.
Tarihi dâhiler ve kahramanlar kadar alçaklar ve şarlatanlar da yönlendirir sözü bir kez daha anlam ve karşılığını bulmak üzeredir.
Türkiye’yi yere düşürmek amacıyla yerçekimiyle yarışanların ihanet ve ibret verici iffetsizlikleri hepimizin gözü önünde cereyan etmektedir.
Bulaşık suyunu kristal bir vazo içinde saklayan sahtekârlar Türkiye’yi açıktan tehdide yeltenmişlerdir.
Zehri zemzem diye yutturmaya kalkışan dolandırıcı ve dalavereciler Türk milletini küçük düşürmenin, ülkemizin saygınlığını zayıflatmanın hevesine kapılmışlardır.
Önünü göremediğinden düzlükle uçurum arasındaki farkı idrak ve ayırt edemeyen gafillerin neden olduğu sis bulutu ülkemizin üzerine çöreklenmiştir.
Türkiye, soytarıların ithamıyla değerinden bir şey kaybetmeyecektir.
Aziz milletimiz soysuzların çamuruyla duruşundan ve tarihi vakarından asla vazgeçmeyecektir.
Türkiye’yi sanık, şarlatanı tanık yapan; jürisi alık, niyeti tanıdık, iddiaları sarsak olan sözde bir hukuk sitemi her zaman, her daim ayaklarımızın altındadır, sonuna kadar da nefret ve öfkemizin hışmına uğrayacaktır.
Biz demiyoruz ki, ortada suç yoktur.
Biz demiyoruz ki, şarlatan yargılanmasın.
Suç nerede işlenmişse yargı mercii, yargı sahası, hukuki sınırlar orasıdır ve bu da Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Uluslararası kumpasın hükmü Türkiye’de geçmeyecektir.
FETÖ’cülerin intikam arayışları duvara çarpacaktır.
Türkiye düşmanlarının hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Başka da yol ve çare yoktur.
Çünkü Türkiye’nin ayağına kilit, ali menfaatlerine darbe vurulmak için plan üstüne plan yapılmaktadır.
Bunun karşısında Milliyetçi Hareket Partisi duyarsız, duygusuz, tarafsız kalmayacaktır.
Tarafımız sonsuza kadar Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Tarafımız son nefese kadar Türk milletidir.
Zulüm karşısında; ihanet, melanet ve rezaletin kuşattığı bir ortamda tarafsızlık bize göre namussuzluktur.
ABD’de kurulan tezgâhın acentesi, tamamlayıcısı, selam mangası gibi hareket ederek doğruluğu yanlışlığı belli olmayan belgeleri pervasızca sallayanlar, Türkiye’ye karşı yeni bir cephe açmak için kollarını sıvayan namertlerdir.
İç siyasi hesaplarını ülkemizin karışmasına bağlayan, büyük kongreleriyle ilgili tahkimat yapan, dağınıklıklarını iftira siyasetiyle kapatmaya çalışan işgüzar ve işbirlikçilerin gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır.
Topluma söyleyecek bir şeyleri olmayan, geleceğe anlatacak bir fikir ve siyasetleri bulunmayan aymazlar kafilesi gerilim ve gerginliği kurtarıcı olarak gören noktaya savrulmuşlardır.
Yazıktır bu ülkeye.
Yazıktır bu vatana.
Yazıktır, günahtır, ayıptır bu millete.
Biz yabancıların elinden su içip çanağından yemlenen çevrelere benzemeyiz.
Bizim siyasetimiz ilkelidir, iradelidir.
Bizim siyasetimiz ahlaklıdır, anılarımız atimizi aydınlatmaktadır.
Bizim siyasetimiz millidir, köksüzlere, kimliksizlere geçit yoktur.
Bizim siyasetimiz yalansız, dolansız ve riyasızdır. Yani düz, dürüst ve dengelidir.
Metanet, hareket, sükûnet, feraset bizimledir.
Atalarımız demiş ki; ilham mümine, vesvese kâfire benzer.
Çok şükür vesveseyle oyalanacak, vehimlere teslim olacak, vahamet senaryolarına ümit bağlayacak karakter bozukluğu, kötürüm bir vicdan Milliyetçi Hareket’te bulunmaz, bulunmamış, bulunmayacaktır.
Öfke, haset, tamah, kötülük er kişinin değil, şer kişinin hasletleri arasındadır.
Bakınız ne diyordu merhum vatan şairimiz Mehmet Akif:
İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz?
Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işte gerek.
Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme;
Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.
Çok şükür, çektiğimiz köken belli, geldiğimiz kaynak bellidir.
Ülkemiz belli, tertemiz ülkülerimiz ise belirgin ve bilinmektedir.
Türkiye’nin kaybetmesine oynayan, bunun için çorak toprak üzerinde ot bitirmeye çalışanlar en acı yenilgiyi tadacaklardır.
Bunlara merhamet ise maraz doğuracaktır.
Diyor ki Merhum Peyami Safa; “en çirkin merhamet hedefini şaşırandır.”
Hedeften şaşmak yoktur.
Türkiye düşmanlarına merhamet yoktur.
Kaos ve kriz tacirlerine af yoktur.
Şuuraltı siperlerimizi yağmalamak isteyen ahlaksızlara ise asla müsaade yoktur.
Mücadelesiz ve eziyetsiz bir zaferin değeri olur mu? Elbette olmaz.
Yorgun siyasetleriyle, ülkeyi karanlık çöllerine çekmeye çalışanlara hoşgörü olur mu? Elbette olmaz, olmayacaktır.
Bu ülkede günahkarların bedelini masumlar ödemeyecektir.
Gönülden gönüle açılan pencerelerden dolan millet ışığı yürekleri tutuşturup mumdan kuşatmayı Allah’ın izniyle yakıp geçecektir.
Zafer Türk milletinindir.
Zafer bir ve beraberliğe inanmış milli vicdanındır.
Süfli arzular, nefsani istekler ağır bir taş gibi ayağımıza bağlanıp dibe çekmeye çalışsa da, sonuç alamayacaklardır.
İçlerinde yalan nefreti kopanlar belge de sallasa, ABD’ye el de sallasa, Haçlıların beşiğinde de sallansa, nihai son kendileri adına utanç verici ve nesillerini bile utandıracak bir kokuşmuşluk olacaktır.
Değerli Milletvekilleri,
Fikir kaynaklarımızın zirve isimlerinden merhum hocamız Prof.Dr.Erol Güngör uzlaşmanın önem ve önceliğine vurgu yapan bir değerlendirmesinde aynen şöyle demişti:
“Yeni durumlara intibak edebilecek bir genişliğe ve esnekliğe sahip bulunan sistemlerde görüş ve menfaat ayrılıklarının temel çözümü uzlaşmadır.”
Ayrıca şu tespiti yapmıştı: “Monolotik ve doktiriner sistemlerde ihtilaflardan kurtulmanın tipik şekli bir tarafın diğerini hem şahıs hem de fikir olarak mahkum etmesi veya kökten kaldırmasıdır.”
16 Nisan Halkoylamasıyla birlikte yeni bir hükümet sistemine geçilmiştir.
Bunun öncesinde ise FETÖ hıyanetinin 15 Temmuz işgal teşebbüsü yaşanmış, ayaklanan millet ruhu bu iğrenç istilayı durdurmuştu.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, bekamızın ne kadar da pamuk ipliğine bağlı olduğunu, nasıl bir hain saldırıya maruz kaldığını gözler önüne sermişti.
16 Nisanla birlikte yeni bir hükümet sistemi milletimizin karar ve onayıyla kurulmuştur.
Hiç kuşku yok ki, bu yeni sistemin yasal ve anayasal sütunlarının sağlamlaştırılması, bu yolla 2019 Cumhurbaşkanı Seçimine gidilmesi adil ve ahlaki bir uzlaşmayla mümkündür.
Biz fikri temellerimizden ilham ve feyzimizi alarak ülkede bir uzlaşma vasatının oluşmasını, olgunlaşmasını ve deyim yerindeyse oğul vermesini arzuluyor, buna göre siyasetimizi şekillendiriyoruz.
Bilindiği üzere 16 Nisan’ı takip eden 6 ay içinde uyum yasalarının çıkması gerekiyordu.
Ancak şu zamana kadar bu hedef gerçekleşmemiştir.
Temennimiz bütçe sürecinden hemen sonra, hatta yeni yılla birlikte uyum yasalarıyla ilgili ihtiyaç ve zaruretlerin karşılanmasıdır.
Biz 16 Nisan şuuruna bağlı kalarak, uyum yasalarının çıkarılması konusunda uzlaşmacı bir siyasi tavır ve tutum izleyerek, üzerimize düşeni harfiyen yapmanın kararındayız.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin siyasi ve hukuki dayanaklarının tam manasıyla tesis edilebilmesi için elimizden gelen çabayı gösterip sorumlu siyaset anlayışımızın gereğini inşallah yapacağız.
Uzlaşmadan kaçmadık, kaçmayacağız.
Merhum hocamız Erol Güngör’ün milliyetçi tespit ve fikri teklifine bağlı kalarak; uzlaşmak, konuşmak, buluşmak ve anlaşmak için çaba harcayacağız.
Yine hocamızdan biliyor ve değerlendirmesine inanıyoruz ki, millet olmanın en bariz vasfı, insanları zaman ve mekan içinde birleştiren ortak noktaların bulunmasıdır.
Bu siyaset için de geçerlidir.
Neticede siyaset sosyal ve toplumsal ilişkilerin bir yansıması, bir türevidir.
Türkiye istikrar ve normalleşmeye kavuşacaktır. Kavuşmak zorundadır.
Türkiye, ümit ve temennimiz odur ki, düzlüğe çıkacaktır.
Birçok bulanık noktanın aydınlanması ve anlaşılması için ortak akıl ve milli şuur bizim pusulamız, güç kaynağımız olacaktır.
Türkiye’de iktidar malum ve meydandadır.
Muhalefet de bellidir.
Siyasi sınır ve sorumluluk alanları sandıkla çizilmiştir.
Son günlerde gerek televizyonlarda, gerek gazete sütunlarında, gerekse de köşe sahibi kalemşörlerce garip ve tahrik edici bir iddia sürekli ısıtılıp ısıtılıp servis edilmektedir.
Partimizle ilgili kurcalama yapan, dedikodu sermayesi üreten çevreler yalanlarına yalan katarak ortalığı karıştırmaya çalışmaktadır.
Neymiş, MHP ne derse o yapılıyormuş.
MHP iktidara yön veriyormuş.
Aslı yok yaylasında bin beş yüz koyundan bahsetmek boş bir hayaldir.
Altını kalın olarak çiziyor ve buradan sesleniyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir kısım milletvekili ve yöneticisi kaygılanmasın, korkuya kapılmasın.
Beyhude yere onun bunun tezvirlerine aldanmasınlar.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten Cumhurbaşkanı’dır, Başbakan’dır, Bakanlar Kurulu’dur ve mesai arkadaşlarıdır.
Bunlar da görevlerinin başındadır.
Milliyetçi Hareket Partisi şu an için üstlendiği muhalefet görevini 36 milletvekiliyle en etkili şekilde icranın, milli bekamıza, milli tezlerimize, milli hedeflerimize destek vermek için her mücadele ve fedakârlığı yerine getirmenin amacındadır.
Hükümete desteğimiz terörle mücadelenin başarıya ulaşması içindir.
Hükümete desteğimiz dış politikada elinin zayıf olmaması içindir.
Hükümete desteğimiz küresel ve bölgesel ablukaya karşı milli ruhu sağlam ve diri tutmak, Türkiye’nin köşeye sıkışmasını engellemek içindir.
Hiç kimse merak buyurmasın, Milliyetçi Hareket Partisi yerini de, yurdunu da bilir, bilmeye de devam edecektir.
Zamanı geldiğinde, şartlar olgunlaştığında neyin nasıl olacağını da herkes görecek ve bizzat şahit olacaktır.
TARAFSIZLIK NAMUSSUZLUKTUR!
TARAFSIZLIK NAMUSSUZLUKTUR!
İşin Türkçesi İşin Türkçesi
GÜNDEM
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ PARTİSİNİN MECLİS TOPLANTISINDA KONUŞTU. SON DÖNEMDE ABD’NİN TÜRKİYE ÜZERİNDE OYNADIĞI OYUNLARA YÖNELİK DEĞERLENDİRMELER YAPAN LİDER DEVLET BAHÇELİ, MESAJI NET VERDİ “TARAFSIZLIK NAMUSSUZLUKTUR”.
Paylaş:
Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!