Bolu merkeze bağlı Çaygökpınar ve Gökpınar köylerinde yapımı tamamlanan taşkın koruma tesislerinin açılışı Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Fatih Metin’in de katılımıyla açıldı. Metin, açılış sonrasında son yıllarda meydana gelen yangın ve sel felaketleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
“Dere yataklarına konut yapmamak lazım”
Metin, iklim değişikliğinden kaynaklı 500 yılda gelen yağışın yaşandığını ifade ederek, “DSİ’nin dört temel görevinden bir tanesi taşkınla mücadeledir. DSİ kurulduğu günden bu yana Türkiye’de taşkın tehlikesi oluşturan tüm bölgelerde ıslah çalışmamız var. Ama bu son dönemde iklim değişikliğinden kaynaklı 500 yılda bir görülen yağış miktarı yağmaya başladı. Bu yağış miktarı 1 seneye yayılsa problem yok ama 500 yılda gelecek debi, yani örnek vereyim 100 metreküpün üzeri sel tehlikesidir. 500 geldi. Rize’de 350 geldi. Bozkurt’ta binin üzerinde geldi. Bunlar kısa sürede 8 saatte 24 saatte yağan yağmur olunca bir anda ne yazık ki bu tür afetlere maruz kaldık. Netice itibari ile afet, siz ne kadar önlem alırsanız alın afetin önüne geçme şansınız yok. Afetin meydana getireceği zararların önüne geçmek lazım. Bunun için de dere yataklarına konut yapmamak lazım, dere yataklarına yapı yapmamak lazım ve dere yataklarını korumak lazım. Bu noktada biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, ve Tarım ve Orman Bakanlığı ile diğer bakanlıklarımızla beraber güzel bir çalışma ortaya koyuyoruz” dedi.
Yan derelerin olduğu bölgelerde çalışmalar var
Orta ve Batı Karadeniz Bölgesi Türkiye’nin sel riskinin en fazla olduğu bölge olduğunu, buralarda çalışmaların yapıldığını söyleyen Metin, “Tarım ve Orman Bakanlığı olarak, DSİ olarak özellikle Doğu Karadeniz’den başlamak üzere Orta ve Batı Karadeniz Bölgesi Türkiye’nin sel riskinin en fazla olduğu bölge. Çünkü yan dere dediğimiz derelerin çok sayıda olduğu bir bölge. Sadece Doğu Karadeniz’de 124 bin yan dere var. Dolayısıyla bizim bu noktada taşkın koruma bentleri ile beraber ıslah çalışmalarını komple değerlendirdiğimizde her bölgenin her coğrafyanın topoğrafik yapısına göre, ağaç yapısına göre, toprak yapısına göre sayısal bir takım verilere göre hesaplanmış matematiksel düzenlemeleri var. Zaten yapacağınız inşaatı da ona göre yapıyorsunuz. Bütün bunların çalışmalarını yaptık. Planlamasını da yaptık. Öncelikle son dönemdeki afet bölgelerinden başlamak üzere Rize, Artvin, ve Kastamonu, Sinop, Bartın’dan başlamak üzere bütün risk bölgesi olan sadece Karadeniz değil Anadolu’nun diğer bölgelerindeki risk teşkil eden yerleri de planlama dahilinde hepsini tehlikesiz bir konuma getireceğiz” ifadelerini kullandı.
“Yeni bir karar yok”
Orman yangınlarının ardından getirilen yasakların 15 Eylül itibariyle sona erdiğini ve yeni bir karar alınmadığını belirten Metin, “Şu anda yeniden kapanmayla ilgili yeni bir kararımız yok. Çünkü yangın riskinin oluştuğu şartlar mevsimsel anlamda yavaş yavaş azalıyor. Nem yüzde 10’un altına düşerse, sıcaklık 40’ın üzerine çıktığı zaman, rüzgarın da 35- 40 kilometrenin üzerine çıktığı zaman yangın riski çok fazla. O nedenle bu tip durumlarda, bölgesel anlamda, riskleri en aza indirmek için önleyici önlemler almak lazım. Ne yazık ki yangınların büyük bir bölümü de tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu çıktığı için biz, o hassasiyete binaen ve son dönemde art arda yaşanan büyük yangınlar nedeniyle bu kararı almıştık. Biz senede 1-2 büyük yangın yaşarken aynı anda 16 büyük yangın yaşadık. Yani son dönemdeki sıkıntımızın büyük bölümü ondan kaynaklanıyordu. Ama hamdolsun orman teşkilatımız yıllardan beri bu alanda kendisini yetiştirmiş, kabiliyetli bir teşkilattır, dünya çapında başarısı olan bir teşkilattır. Şu anda hem hava gücümüzle, hem kara gücümüzle hem önleyici hizmetlerimizle bunun tekrarını olmayacak şekilde önlemlerimizi aldık” şeklinde konuştu.