Z kuşağı diyerek ayrıştırılan nesil, anne ve babalarının yanından usulca uzaklaşıyorlar.
Gençler hakkında ebeveynlerden çok sık yargı dağıtan cümleler işitiyorum.
Eminim bunu sadece ben duymuyorum. Çocuklar bu keskin yargıların kurbanı oluyorsa, geleceğin vay haline!
"İyice yoldan çıktı!"
"Zapt edemiyoruz!"
"Edep, ahlak kalmadı, ne yapsak olmuyor!"
Bunlar, duyduğumuz cümlelerin sadece bir kısmı.
Bu sitemlere yönelttiğim sorularımın cevabını ise hala daha alabilmiş değilim.
Düşünmek lazım; ne yapılmadı da edep ahlak kalmadı?
Ne yapıldı da zapt edilemiyor bu gençlik.
Evlerimizde sevilmeyen, eleştirilen, bağırılan her bir çocuk, dışarıda tanımadığımız, bilmediğimiz insanların vicdanına mahkum bırakılıyor.
Öğretmekten ziyade paylaşmak, daha mühim!
Sonuçta sevgi, paylaştıkça artar.
Sevgi çoğaldıkça eğitim başlar. Bu kavramlar tamamiyle birbirine bağlıdır.
Belki de artık oryantasyon sürecimizi zor demeden aşmamız gerekiyor. Dünün gençleri, bugünün gençleriyle kaliteli zaman geçirmeli...
Geçenlerde lise öğrencisi bir genç, açık öğretime geçtiğini söyledi. Sebebini sorduğumda, okul arkadaşlarının arasında olan lezbiyen ve gay çift olaylarının kendisini olumsuz etkilemesinden dolayı böyle karar aldığını ifade etti.
Bu dönemin davası, mücadelesi, sızısı çok daha başka!
Kızdığımız gençlerin dünyasının ne kadar yorucu, yoğun ve absürt olduğunun farkında mıyız?
Neyle mücadele ettiklerini biliyor muyuz?
Yoksa laftan, sözden anlamayan ahlaksız yaftasını yapıştırmak daha mı kolayımıza geliyor?
Doğurmaktan ziyade, büyütmek meziyet.
Yargıdan çok sevgiye, öğreticilikten çok paylaşmaya ihtiyaç var.
Özgürüm deyip hür olamayan, bağımsız olduğuna inandırılıp binlerce yargının esiri olan bir gençlik var.
Sevin, sarılın, paylaşın. Gençlik bizim geleceğimiz.