Toplum olarak erozyona uğramaya devam ediyoruz. Ama hayret makamından izlemek değil de artık bilinçli konuşmalara yer vermemiz yanlışa ve kötüye dur dememiz gerekiyor. Toplumun, ailemizin bir parçası olduğunu göz önünde bulundurarak yanlış kadar doğrunun da sesinin volümünü açmaya ihtiyacımız var. Ama nedense toplumun bir kısmı ifrat ve tefrit arasında zikzak çizmekten vazgeçemiyor.
Bir süredir ülkemizde sosyal mecralarda yayınlanıp izlenme rekorları kıran, devamında aynı formatın programlarına katılmak için sıraya girilen, akşama kalmadan biletleri kapış kapış alınan bir program konuşuluyor. Değerlerimize çok bağlı olduğumuzu söyleyip hemen ardından katlettiğimiz nur topu gibi bir konumuz daha var ama buna prim verende maalesef yine bizleriz... Hayatı neden bu kadar değersizleştirdik? Tecavüze uğrayan bir kadını duyduğumuz zaman bunu yapana hayvan bile demek istemiyoruz çünkü hayvandan daha aşağı geliyor bize, elimize geçse öldürecek gibi oluyoruz ama tecavüzün nasıl yapıldığını belirten küfürle programa başlayıp, ar, namus, iffet, haya nedir bilmeden en mahremimizi kahkaha atmak uğruna yem ediyoruz.
Hazreti Ömer’in muazzam bir sözü var diyor ki; Kalbin ahlakı edeptir.
Kalbimizi körleştiriyoruz farkında mısınız?
Oysaki bizler duygularıyla hayatını bütünleştiren değerlere sahip bir toplumuz.
Yukarıdaki yaklaşımlarımdan da tahmin etmeniz güç olmayacaktır ki konumuz KONUŞANLAR!
Hasan Can Kaya’yı kötülemek için yazmıyorum bu yazıyı, konumuz yapılan format ve bu formata göz yuman, destek çıkan, sorgulamayan insanlar.
Hasan Can Kayanın konuşmalarında hayat hikayesini dinlediğinizde verdiği mücadeleyi görmek çok zor değil.
Her insan bu hayatı yaşarken farklı mücadeleler veriyor. İnişler çıkışlar yaşıyor. Kayıplar ve kazanımlar elde ediyor. Hasan Can Kaya’da tutkusunun, hayallerinin peşinden koşmuş. Ama onu çok sakıncalı bir yerden tanıdık ve destekledik. Konuşmasında hayatının başkalarına ilham vereceğinden bahsetmiş bunu duyunca çok daha iyi ve hatta yeni jenerasyon için çok daha sağlıklı bir rol model olabilirdi diye düşündüm.
Programı izlediğim de sürekli konuşmaktan utanan, çekinen konuklarını "Utanma, biz ahlak bekçisi değiliz" cümlesi ile rahatlattığını fark ettim.
Bu ahlaksızlığa hazırlık sınıfının sloganı mı? Bu zihniyetle beraber değerlerimize sahip çıkıp, mahrem çizgimizi aşmamak absürtleştirilip, modernizme köle ediliyor. Hepimiz benliğimizin ahlak bekçisi olursak kazanacağız. Saygısızlığa saygı göstermemizi daha çok beklerler... Kirlenmiş fikirlerden akan irinlere geleceğimiz için dur demeye devam edeceğiz.
Her şeye gülen asalak bir toplum değil neye güldüğünü bilen, anlayan ve hatta anladığını yorumlayan bir toplum çok daha gerçek, çok daha anlamlı değil mi?
RTÜK incelemeye aldığı konuşanlar programının Türk toplumunun temeli olan aile fertlerinin de dahil edildiği ve cinsiyetçi unsurlar da içeren çok sayıda küfür ve argo kelimelerin ekranlara yansıtılmasını yayıncılık ilkelerine aykırı olduğunu kanaatine varıyor bunun üzerine ünlüsü, ünsüzü, sanatçısı, siyasetçisi destek olmaya kalkıyor. Yanlış olan bir üslup ile kötülüğe ayna tutulunca daha mı müreffeh olacağız. Kızı, erkeği, küçüğü, büyüğü, genci ve yaşlısı bir ortamda güya lise formatında muhabbet ediyor... Her lafın sonu küfre, cinselliğe, iğrençliğe varıyor. Üzerine bir de kahkahalar havada uçuşuyor. Destek verilen programa bakıyorum Mehmet Akif’in nesil çağrısı geliyor aklıma, Necip Fazıl’ın “Bir Adam Yaratmak” kitabındaki satırlar canlanıyor gözümün önünde. Ailelerimiz, eğitimcilerimiz ne için uğraşıyorlar...?
Konuşanlar programına aile olarak giden var, eğitimcilerde gidiyor diyorsunuz belki de…Ama muhakkak idealist olan muhterem aileler ve eğitimciler de var hayatımızda o kadar da yokluk şehrinin bir çukurunda sıkışıp kalmadık. Toplumun değerlerini sarsan bir yanlışa sorumlu kurum veya kişi ses çıkarınca RTÜK ahlakımızı konuşanlar programını kaldırarak mı koruyacak cümlesini duyuyoruz. Tecavüzün nasıl yapıldığını içeren küfürler, argo yaklaşımlar bilinç altımıza nasıl toksikli bir birikim yapıyor, geleceğimizi oluşturan çocuklarımıza nasıl bir örnek olacak.
E o zaman sosyal medya kullanmayın mı diyeceksiniz?
Bir grubun seviyesizliği yüzünden, edebe olan inancımızı, toplumumuzun seviyesini kaybedeceğiz, doğru olanlar özgürlüğünden vazgeçecek yanlış olan at koşturmaya devam mı edecek?
Hayasızlık meşrulaştırılamaz.
Aile kavramı ayaklar altına alınamaz.
Bir insan komedyen ise, bir insan stand up yapacak ise yapsın. Ama bunu sağlam temeller üzerinde yapması gerekir. Çünkü ölçüsüz bir özgürlük yoktur. Aldatılan bir kadın gördük mü çoğumuz kadın sığınma evi kesiliyoruz.
Ama bir adam karısını veya sevdiği kadını nasıl aldattığını anlatınca bu komedi programı mı oluyor.
Ha, ha, ha!
Hatalarımızdan utanmaya, mahremiyetimizi korumaya kaldığımız yerden devam edelim.
RTÜK Konuşanlara, Konuşanlar RTÜK’e derken daha çok laf döner.
Hazreti Mevlâna diyor ki; Bozuk olunca maya ne ar tanır ne haya…
Mayamızı bozmadan şen kahkahalar atmaya devam edelim.
Kürk gitti, yaprak bitti demeden KONUŞALIM.