Gülşen’in iç çamaşırı, Sezen Aksu’nun şarkısı, bir başkasının ropdöşambr seçimi falan derken çok enteresan gündem meseleleriyle haşır neşiriz. Çünkü bu tür fuzuli işleri ortaya atan sistem, gerçek meseleye odaklanmamızı istemiyor. Gerçek mesele nedir? Ekonomi. Nedir bu ekonomi? Ekonominin kelime anlamını hiç merak ettiniz mi?

Ekonomi, eski Yunanca’dan dünyaya yayılmış bir kelimedir. Ortaya çıkaranlar da 2000 yıl önce bu topraklarda, Batı Ege’de yaşamış insanlardır. Ekonominin kelime anlamı “ev geçindirme kuralları/becerisi” şeklinde Türkçeleştirilebilir. Ne kadar da güzel özetlemişler değil mi?

***

Mevcut sistem, ekonomi haberlerinde “İhracatta x oranında büyüdük” veya “ülkeye döviz girişi arttı” gibi argümanlarla dar alanda top çevirmeye çalışsa da, bu cümleler halk nezdinde bir anlam ifade etmiyor. Halk, ev ekonomisine bakıyor, patates yemeğinin maliyetine, pirincin, bulgurun saçma sapan fiyatlarına aklını takıyor. Sokaktaki vatandaş; X holdingin ülkeye döviz sokmuş olması veya hiç alamayacağı arabaların kullanacağı, üzerinden hiçbir zaman geçemeyeceği köprülerin (arabası olmadığı için ve o ücreti ödeyecek parası olmadığı için yani kader iki defa sillesini vuruyor) durumuyla ilgilenmiyor.

***

1970’li yıllarda küresel petrol krizi ve Kıbrıs Harekatı nedeniyle yediğimiz uluslararası ambargo nedeniyle yağ, tüp kuyruğu edebiyatıyla futbol oynayan mevcut sisteme, 2022 yılında karda kışta halk ekmek kuyruğı bekleyenlerin tokadı geldi.

“1970lerde tüp kuyruğu vardı” diyenlere 2022 yılında elektrik, su ve doğalgaz gibi temel ihtiyaçların lükse dönüşmeye başladığı gerçeğinin tokadı geldi.

Eskiden sobalı evde tek odada ısınmaya çalışan yoksul, doğalgaz parası olmadığı için kendisini kışın buz gibi evde oturtanlara ah etti, dar gelirlinin ahı geldi.

Ne kadar yoksullaştığımızı zemherinin en acımasız günlerinde idrak ediyoruz. Buzlu yolda yokuş aşağı kayan bir araba gibiyiz hepimiz. Eski İstanbul deyişlerinden “Yokuş aşağı Kasımpaşa”yı bilfiil yaşıyoruz. Harfiyen hem de.