Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım, "21. Asır Türkün Asrı Olacaktır"

İstanbul Ülkü Ocakları’nın düzenlediği ve bu yıl yedincisi gerçekleşen ‘’Türk Dünyası Hizmet Ödüllerine’’ katılan Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım önemli açıklamalarda bulundu.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım, "21. Asır Türkün Asrı Olacaktır"

İstanbul Yunus Emre Kültür merkezinde gerçekleşen ödül töreninde kürsüye çıkan Yıldırım çarpıcı açıklamalara yer verdi.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım Türk Dünyası Birliği ve projeleri hakkında açıklamalarda bulunurken, çeşitli konulara yer verdi. Yıldırım’ın konuşmasındaki satır başlıkları Bağımısız Türk devletleri arasındaki ekonomik ve sosyal ilişkiler, Türk devletlerinin alfabe birliği, Şuşa İlkokulu, Misak-ı Milli Sınırlarını kapsayan 12 Ada sorunu için düzenlenen birlik yürüyüşü ve Ocaktabul projesi gibi yapılan projeler ile PKK teör örgütü, Gara şehitleri, Ülkü Şehitler ve geçtiğimiz gün şehadetinin yıl dönümü olan Fırat Yılmaz Çakıroğlu oldu.

Yıldırım konuşmasının tamamında ise;

"Değerli Misafirler,

İstanbul Ülkü Ocakları tarafından 7’ncisi düzenlenen, Türk Dünyasının buluştuğu, Türk birliği için çalışanların bir arada toplandığı ve geleneksel Türk Dünyası Ödüllerimize hoş geldiniz.

Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan pandemi sebebiyle, programımızı coşkulu kalabalıktan mahrum; maske, mesafe ve temizlik kurallarına riayet ederek gerçekleştiriyoruz. Ancak biliyoruz ki şu an ekran başında kalbi Türk Dünyası için çarpan, gözlerindeki ateşi Turan ülküsü ile harlayan yüzlerce ülküdaşımız var. Ekran başındaki dava arkadaşlarım ile aynı duyguları paylaşıyor; onlara saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

İçinde bulunduğumuz mübarek üç ayların, Türk ve İslam alemine huzur getirmesini Rabbim’den diliyor, her birinizin geçmiş kandilini kutluyorum.

Şehadetinin sene-i devriyesinde dualarla andığımız Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimiz başta olmak üzere tüm ülkücü şehitlerimizi saygı ve minnetle yad ediyorum. Yine Gara Operasyonu’nda şehit düşen askerlerimiz ve sivil vatandaşlarımız nezdinde ülkemiz için canını vermiş tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Tarihle yaşıt olan Türk’ün cihan hâkimiyeti mefkûresi; tarihi, coğrafyaya dar etmiştir. Her Ülkücü bilir ki gönül coğrafyamızın hudutları, günümüzün siyasî sınırlarına sığmayacak bir büyüklüktedir. Vatanımızın hudutları ne Edirne’den başlayıp Kars’da biter ne de Laçın’dan başlayıp Bakü’de biter. Ne Aras’ın gücü, Cebrayıl ile Tebriz’i ayırmaya ne de Meriç’in kudreti, Edirne’yi Dedeağaç’tan koparmaya yeter.

Rahmetli Hüseyin Nihal Atsız “herkes bir özleyişle yaşar” demiştir. Bizler Altaylar ve Tanrı Dağları gibi önemli mekânlarımızda yaşamakla beraber; yâd ellerce bizden koparılan, ayrı bırakılan, uzak düşürülen kadim Türk yurtlarının hasreti ile büyüdük. Kaşgar’da zulme uğrayan kardeşimizin derdini derdimiz bildik. Hocalı’da katledilen, anasız-babasız bırakılan çocukları öz kardeşimiz saydık. Telafer’deki Türkmen analarının ağıtlarını duyarken, onları öz analarımızdan ayrı görmedik. Öz vatanlarından sürgün edilen Ahıskalı, Kırımlı, Karaçaylı soydaşlarımızın acılarını yüreğimizde hissettik. Kısacası nerede bir Türk varsa sevincini sevincimiz ve bilhassa kederini kederimiz bildik.

Yaşadığımız yüzyıl tarihin yeniden yazıldığı birtakım hadiselere şahit olmaktadır. Türk Devletlerinin gerek siyaset gerek kültür ve medeniyet alanlarında attığı adımlar dikkat çekmektedir. Bağımsız Türk Devletleri’nin arasındaki askeri, ekonomik ve sosyal işbirliği çalışmaları meyvelerini vermekte; bu sayede Büyük Türk Birliği yolunda emin adımlar atılmaktadır.  Kazakistan’ın ardından Özbekistan’ın da Kiril alfabesinden kurtularak Latin alfabesine geçişi, Türk Devletlerinin alfabe birliğini sağlaması yolunda önem taşımaktadır. Orta Asya içlerinden Anadolu’ya ulaşan enerji ve ticaret hatları, Türk Birliği ekonomik kalkınmasının temel taşlarıdır. Devletimizin Karadeniz ve Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol sahaları üzerindeki faaliyetlerinin yanı sıra Türkmenistan ve Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki ortak çalışmaları umut vericidir. Nihayet otuz yıldan fazladır acısını hissettiğimiz, özlemini çektiğimiz Karabağ’ımızın, Türkiye ve Azerbaycan ordularının ortak harekâtıyla istiklâline kavuşması artık Türk milletinin uykudan uyandığının simgesidir. Bu uyanış, yeni dünya düzeninin bize dayatılan planlarını alt-üst edecek; Türk milletinin sarsılmaz birliğini ve gelişimini hiç bir güç durduramayacaktır.

Ülkü Ocakları olarak bu önemli gelişmeleri görüyor ve yakından takip ediyoruz. Bu doğrultuda Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin teklifi, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın müsaadeleri ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in tensipleri ile işgalden kurtarılan Şuşa şehrinde, Azerbaycan Milli Marşı’nın bestekarı Üzeyir Hacıbeyli adına yapılacak olan 9 derslik okulun projesi hazırlanmış; geçtiğimiz haftalarda Azerbaycan’a gittiğimiz heyet ile birlikte Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ve Tahsil Nazırlığı başta olmak üzere çeşitli kurumlarla ikili görüşmeler yapılmış ve inceleme çalışmaları yürütülmüştür. Allah’ın izniyle Şuşa’da üstlenmiş olduğumuz bu önemli vazifeyi, siz değerli Ülküdaşlarımızın da katkı ve destekleriyle en kısa sürede tamamlayacağız. Üzeyir Hacıbeyli Okulu, Şuşa’nın kadim geçmişini hatırlatacak; o okulda okuyan çocuklar Har-ı Bülbül’e can suyu olacaklardır. Bu okul, tarihin talihle buluşma noktası; Türk birliğine giden yolda atılmış önemli bir adımdır.

Kıymetli Misafirler,

Devletimizin siyasî sınırlarının tarihi senedi ve nişanesi, Misak-ı Millî’nin ayrılmaz bir bütünü olan 12 Ada ve Adalar Denizi’ndeki haklarımız kırmızı çizgimizdir. Bu haklı davamıza dikkat çekmek amacıyla Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla 9 Eylül 2020 tarihinde, 12 adayı temsil eden 12 grup halinde ve Türkiye’nin 81 ilini temsil eden 81 Ülkü Ocaklı gencin katılımıyla İzmir’in Cumhuriyet Meydanı’ndan Gündoğdu Meydanı istikametinde “İstiklâl İçin Kararlılık Yürüyüşü”nü tertip ettik. Bu yürüyüş, Yunanistan’ın asılsız iddialarına ve adalar üzerindeki hukuka aykırı fiillerine karşı tüm dünyaya bir uyarı niteliğindedir. Ve yeniden haykırıyoruz ki; millî sınırlarımızdan ne bir karış toprağı ne de bir su damlasını veririz. Bizans hülyalarına kapılmak beyhude bir uğraştır. Çünkü Bizans rüyalarına dalanların istek ve hevesleri, bu toprakların Türk yurdu olduğuna 1071’de şahit olan Ahlat’ta tarihin derinliklerine gömülmüştür. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatları doğrultusunda Ahlat’ta yapılan saray,  Türk yurduna hak ettiği değerin gösterilmesini gaye edinir. Ülkü Ocakları, millî değer ve tarihi emanetler konusunda hassastır; Türk tarihine olan borcun farkındadır ve atalarının emanetini yaşatmaktadır.

Ülkü Ocakları’nın yarım asırdır ses bayraktarlığını yapan aylık eğitim ve kültür dergimiz, Türkçe’nin yanında; İngilizce, Rusça, Arapça ve Farsça dilleriyle de yayınlanmaktadır. Millî mefkûremizin sesi, tüm cihandan duyulmaktadır.  Yaptığımız bu çalışmada, Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin “Her Ülkücü, çift başlı kartal gibi olmalıdır. Bir başı doğuya, bir başı batıya bakmalıdır. Bir doğu, bir batı dilini öğrenmelidir.” Sözünü kendimize rehber edindik. Dünya dillerine hâkim Ülkücü Türk gençliği, Türk milletinin gür sesi olacaktır.

    Küresel odakların kontrol ettiği, bilgi kirliliğinin hüküm sürdüğü sosyal medya mecraları ve dijital bilgi platformları, Türk gençliğinin millî ve manevî gelişimini tehdit etmektedir.

Ülkü Ocakları olarak bu duruma kayıtsız kalmayarak milletimize tamamen ücretsiz hizmet veren, yerli ve millî dijital eğitim platformu BilgiOcakta’yı kurduk. BilgiOcakta, tamamen ücretsiz olarak örgün eğitim seviyesindeki her yaştan Türk gençliğinin hizmetindedir.

  Tarihî ve medenî birikimimizi, istikbalimiz ile istiklâlimizin güvencesi çocuklarımıza aktarabilmek için “Ocaktabul” oyununu hazırladık. Ocaktabul, Türk dünyasının kadîm tarihini ve kültürel belleğini gençlerimize kelimeler üzerinden eğlenceli bir şekilde öğretmektedir.

 Ülkü Ocakları olarak, çağın gerekliliklerinin farkındalığı ile yazılım mühendisliği, robotik kodlama ve benzeri dijital eğitim atölyeleriyle gençlerimizi geleceğe hazırlıyoruz. İnanıyoruz ki ocaklarımızda yetişecek Türk gençliği, bilimin her alanında alanda söz sahibi olacaktır. Gök bilimci Caca Bey’in, coğrafyacı Pirî Reis’in, büyük tıp alîmi İbn-i Sina’nın ve nice önemli bilim insanlarının torunları olan bizler, geçmişten aldığımız ilham ve kudretle bilim tarihine Türk adını her daim kazıyacağız.

Aziz Dava Arkadaşlarım,

21. yüzyılın siyasî ve kültürel kuşatılmışlığı içerisinde yaşayan Türk gençliğine mukavemet gücü veren yegâne kaynak, binlerce yıllık tarihinden doğup süzülen millî değerleridir. Yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeye tenezzül etmeyecek kadar millî şuur ve gurura malik bir Türk olarak yetişen gençlerimiz, “kökü mazide olan âti”nin ete kemiğe bürünmüş birer suretidir.

Ülkü Ocakları’nda yetişenlerin vatan anlayışında; Düşmanın kendisinden taviz olarak istediği tüm şahsi mülkünden feragat eden ancak millete ait çorak bir toprak parçasından bir karış dahi vermeyen Mete’nin şuurunu görürsünüz.

Ülkü Ocaklıların ferasetinde; “Düşman çevremizde ocak gibiydi, biz ise içerisinde ateş idik.” Diyen Bilge Tonyukuk’un stratejik dehasını görürsünüz.

Ülkü Ocaklıların korkusuzluğunda; kendisinden sayıca üstün Bizans ordusunun yaklaştığını haber veren askerine “Biz de onlara yaklaşıyoruz.” Diyen Sultan Alparslan’ın cesaretini görürsünüz.

Ülkücülerin bilim çağına bakışında hem doğu hem de batı dillerini bilen ve devlet adamlığının yanında büyük bir bilim adamı olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın akılcılığını görürsünüz.

Ülkücülerin Turan ülküsünde; bir ayağı Makedonya’da bir ayağı Belcivan’da olan Şehit Enver Paşa’nın ideallerini görürsünüz.

Ülkücülerin Türk Dünyası’na bakışında; Kırım’dan yükselen hasret türkülerini, Doğu Türkistan’da yaşanan acıları, Güney Azerbaycan’daki azadlık ateşini, Bulgaristan Türklüğünün bir adamın omuzlarında yükseldiğini görürsünüz.

Ülkücülerin kararlılığında; “Ya istiklâl ya ölüm.” Diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dik duruşunu görürsünüz.

Ülkü Ocaklıların özünde; “Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.” Diyen Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ruhlarımıza nakşettiği ufku görürsünüz.

Ve Ülkücülerin duruşunda; “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben.” Diyen Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin devlet adamlığını görürsünüz.

Ülkesinin ve milletinin birer Türk Bayrağı olan Ülkü Ocaklarının, Türkiye’yi ve bütün Türk yurtlarını sarma niyetinde olan ateş çemberi önünde yıkılmaz bir set olarak duracaktır. Varsın her yönden yaklaşsınlar, “biz de emin adımlarla onlara yaklaşıyoruz.”

Ve inanıyoruz ki 2023’ün ılık bir ekim sabahında yüz yıllık ulu bir çınar gibi kök salmaya başlayacağız. Köklerimizin ve gövdemizin üzerinde inşa ettiğimiz Türk cihan hakimiyeti mefkuremiz dallanacak budaklanacak ve Türk milletinin geleceğine kaynak olacaktır. Çünkü bayrak bir kere yükselmiştir, bir daha da inmeyecek; daha da zirveye çıkacaktır.

Köklü tarihimizin ve medeniyetimizin bizlere yüklediği sorumluluk ve vazife bilinciyle hareket ederken çeşitli iç ve dış şer odakları tarafından hedef haline getirildiğimizin farkındayız. Peki, “Yerdeki karıncaya bile ulu bir nazarı olan ve yaradılanı yaradandan ötürü seven” Yunus Emre’nin medeniyet ikliminde yetişen Ülkü Ocakları’nın her bir ferdinin amacı ve ülküsü kimleri rahatsız etmektedir? 

Ülkü Ocakları, Karabağ ve Şuşa’da yetişecek Türk çocukları için gelecek projesi hazırladığında; işgalci Ermenileri rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocakları, Suriye ve Irak’taki Türkmen soydaşlarının varlık mücadelesine destek verdiğinde; PYD’yi, PKK’yı ve Barzani’yi rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocakları Güney Azerbaycanlı kardeşinin “Haray Haray Men Türk’em” sedasına ses verdiğinde faşist İran rejimini rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocakları, Kırım Aluşta’dan esen yellere yüklediği hasreti yüreğinde hissettiğinde işgalci Rusya’yı rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocakları’nın Mavi Vatan’ın istiklâli için İzmir’in Cumhuriyet Meydanı’ndaki ayak sesleri, Bizans artığı Yunanistan’ı rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocakları’nın yıllardır Doğu Türkistan için verdiği mücadele; katil Çin’i, Maocuları, ve Doğu Türkistan Davası üzerinden siyasi rant elde etmek için çalışanları rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocaklarının bilimsel ve kültürel perspektifi, Amerika ve Avrupa’yı rahatsız etmektedir.

Ülkü Ocaklı gençler ürettikçe, ülkemizin gelecek vizyonuna katkı sağladıkça, birtakım şer ittifaklarına yüz çevirdikçe başta yağlı ip cambazlarını, eski yaralarına deva arayanları, kirli geçmişlerini gelecekte kapatmayı umanları ve terörle arasına mesafe koyamayanlarıı rahatsız etmektedir.

Biliyoruz ve görüyoruz rahatsızsınız. Ancak şunu unutmayın ki biz var olduğumuz müddetçe de Türk düşmanları rahat olamayacaktır.

Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’den aldığımız inançla söylemek isteriz ki; “Ülkü Ocakları’ndan haydut çıkmaz, hain çıkmaz, haysiyetsiz çıkmaz, habis, harabi, hantal ve haşarı emeller çıkmaz, çıkmamış, çıkmayacaktır. Ülkü Ocakları’ndan çıksa çıksa dava adamı çıkar, imanlı nesiller çıkar, şehitler çıkar, vatan için canını seve seve vermeye hazır kahramanlar çıkar, cesur yürekler, akılla bezenmiş gönüller çıkar.”

Zira Ülkü Ocakları; yakın tarihin de ispat ettiği üzere Aziz Sancarların yetiştiği ve hâlen de yetişmeye devam ettiği ilim ve irfan yuvasıdır.

Ülkü Ocakları; Türklük gurur ve şuurunu, İslam ahlak ve faziletini yaşatan nesillerin yetiştiği kutlu bir dergahtır.

Ülkü Ocakları; Türk edebiyatına nitelikli eser kazandıracak kalemlerin, mefkuremizi dizelerinde yaşatacak şairlerin, sanatımızı ölümsüz kılacak ressamların ve bilim dünyasına katkılar sağlayacak nice dehaların yetiştiği kültür ve medeniyet merkezidir.

Ülkü Ocakları; yalnızca insana değil doğaya ve tüm canlılara saygısı olan, çevrecilikle milliyetçilik anlayışını bütünleştiren ve dünyadan haberdar nesillerin fidanlarının büyüdüğü yerlerdir.

Sözlerime son verirken, Türk dilinin konuşulduğu, Türk adının yaşatıldığı topraklardaki soydaşlarıma sesleniyorum; memleketin istiklal ve istikbal teminatı Türk gençliğine sesleniyorum; umutsuzluğa kapılmayın, durmayı bir an olsun düşünmeyin. Türk birliği için daha çok çalışacağız, esir düşmüş soydaşlarımızın hürriyeti için savaşmaktan bir an olsun vazgeçmeyeceğiz, Turan’a giden yolda birlikte yürüyeceğiz.

Ve Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin de dediği gibi 21. Asır, Türk asrı olacaktır."

İfadelerine yer verdi.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldrım, konuşmasının ardından Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı Kazım Erdi Aktunç’un Osmanlı-Pars kılıcı hediyesini kabul etti.

Genel Başkan Yıldırım ayrıca Türk Dünyası Yılın Onur Ödülü’nü Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli adına almak üzere sahneye gelen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu’ya takdim etti.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER