10 Mart 2022 Perşembe günü ülkemiz tarihi bir görüşmeye ev sahipliği yaptı.
Rusya’nın Ukrayna topraklarına saldırdığı 24 Şubat’tan bu yana iki ülke arasındaki en üst düzey görüşme, Türkiye’nin arabulucu rolünü üstlenmesiyle dışişleri bakanları seviyesinde Antalya’da gerçekleşti.
Türkiye başından beri gösterdiği savaş karşıtı tutumuyla, iki ülkeyi sakinleştirmek noktasında yaptığı açıklamalarla, hiçbir çıkar gözetmenden insanlık adına bir duruş sergiledi.
Bu konuda ülkemle gurur duyduğumu belirtmek isterim.
Türk devleti, dünya insanlığına ders verir nitelikteki bu duruşu ortaya koyarken; aynı gün, Türkiye’nin önemli şehirlerinden bir diğeri olan Diyarbakır’da, milletin içine nifak tohumları dikmek isteyenler iş başındaydı.
Parti merkezinin paylaştığı bilgilere göre CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, helalleşme adı altında başlattığı çalışma programı çerçevesinde Diyarbakır’da bir dizi ziyaret gerçekleştirecekti.
Ancak bu ziyaretin farklı bir anlamı vardı!
28 Şubat günü kurulan “tek ayaklı” masadaki liderleri Cumhurbaşkanlığı’na kendisinin adaylığı konusunda ikna edemeyen Kılıçdaroğlu; BOP eş başkanlığında işi şansa bırakmak istemiyordu.
Bu noktadan baktığımızda, Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretinin söylediği gibi dinlemeye değil “konuşturmaya” yönelik olduğunu çok rahat fark edebilirsiniz.
Konuşanlar neler söyledi diye baktığımızda: Anadilde eğitim talepleri, anayasal vatandaşlık tanımının tartışmaya açılması, Suriye’de PKK/YPG terör örgütüne karşı yapılan operasyonların durdurulması, FETÖ ile ilgili ihraçlar gibi devletimizin varlığına kasteden başlıklar olduğunu görebilirsiniz.
Bunların bir kısmı basına bir kısmı sosyal medyaya yansıdı.
Basında çıkan haberlerden aldığım bir bölüm:
“Sokağın köşesinde uzaktan Kılıçdaroğlu'nu izleyen Mahmut adındaki esnaf ise kalabalık basın ve güvenlik ekipleri yüzünden CHP liderine ulaşamadığından şikayetçi:
- Konuşsaydım helalleşecektim, dedelerimizin mezarını bize gösterseydi, Şeyh Sait Efendi ve arkadaşlarının mezar yerini o zaman helalleşebileceğimizi söylerdim.” BBC NEWS Türkçe
DİTAM başkanı Mehmet Vural da BBC ile aynı noktadan yayın yaparak Kılıçdaroğlu’na Şeyh Sait konusunu hatırlattı. CHP lideri “Acılarımız oldu, bakanlar, başbakanlar, gencecik fidan gibi evlatlarımız idam edildi” diyerek bu konuyu şimdilik pas geçti.
Genelde toplantıya katılanları söz hakkı vermeye çalışan Kılıçdaroğlu; terör örgünün sahadan silindiği, vatandaşlarımızın her geçen gün devletiyle birlik ve beraberlik içerisinde olduğu bir durumda, Kürt sorunu olduğu iddiasını dile getirmeyi kimseye bırakmadı.
Böylelikle, Türkiye’nin parçalanması ihalesine katılabilecek yeterliliğin kendisinde olduğunu, küresel güçlere göstermiş oldu.
Türk milleti bu sahneleri çok gördü.
Ve çok şükür şimdiye kadar geçit vermedi.
Konu Diyarbakır üzerinden açılınca aklıma hep, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın Avrupa Birliği’ne giden yol Diyarbakır’dan geçer demesi üzerine MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin:
“Biz o Diyarbakır’dan geçen yolu, Ankara’da kesmesini biliriz” çıkışı geliyor.
Bugün ise MHP liderinin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ziyaretine yönelik attığı twitleri okuduğumuzda, aynı duruşun milim kıpırdamadan devam ettiğini görüyoruz.
Kemal bey bu twitlere sırıtarak tepki vermiş olsa da bu memleketi karşılıksız sevenlerin yüreklerine su serpilmiştir. Bundan eminim!
İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin yıl dönümünde hala böyle yazılar yazıyor olmak çok üzücü. Ancak merhum vatan şairimiz emin olsun ki: Korkmuyoruz!