Bir arkadaşımın, sayın Bahçeli’ye zaman zaman düzdüğüm methiyeler dikkatini çekmiş olacak ki “Anlıyorum seni, geleceğe yatırım yapıyorsun. Belli ki bir hedef gütmüşsün..” şeklinde hoş bir sohbet geçti aramızda.
Akıllı adamdan zarar gelmez, ana hatlarıyla doğru okumuş meseleyi.
Sayın Bahçeli’yi aykırı sevdiğim doğrudur.. Hatta bazen kendisiyle ilgili yazarken o an ki hissiyatıma ve duygu yoğunluğuma göre hiyerarşiyi unutur, belki kimilerine göre haddi aşar, yanına her hangi bir saygı betimlemesi koymadan, sanki asker arkadaşımdan bahsediyormuş gibi direkt ismiyle hitap ederim kendisine.
Dünyevi isimlerin benim nazarımda en görkemlilerinden olan “DEVLET” derim sadece.
Bu benim iç meselem ve umarsızım, çıkarsızım, geleceğe dair beklentisizim diyerek de kimseyi kandırmaya niyetim yok. Arkadaşımla aramızda geçen sohbetten de anlaşılan üzere kandıramamışım da zaten.
Neticede bende kulum, beşerim, herkes gibi nefis taşıyorum ve fıtrat gereği çıkarlarımı kolluyorum, yeteneğim ölçeğinde geleceğe yatırım yapmaya çalışıyorum.
Çocuklarım var.. çocuklarımız var.. Ayyıldızın istikbali, geleceğin teminatı diye andığımız.
Ben çıkarlarım gereği çocuklarıma güçlü, dirayetli, dimdik ve yaşanılabilir bir ülke bırakmak istiyorum.. Dünya döndükçe otağımız kurulsun, çadırımız dikilsin, ocağımız tütsün, töremiz yaşasın, bayrağımız dalgalansın istiyorum ve ölçüyorum, biçiyorum, tartıyorum, tartışıyorum, gelmişi geçmişi harmanlayıp yoğuruyorum ve her koşulda Vatanımın bölünmez bütünlüğünün yegane teminatı, bayrağımın sadık hizmetkarı, Türk islam harcının en katışıksız çimentosu olarak görüyorum Devlet beyi.
Yanlış anlama, tabii ki sende benimle aynı görmelisin demek istemiyorum, farklıdır fıtratlarımız, değişik bakış açılarımız, kişisel değer yargılarımız.. Budur bizi insan yapan en belirgin özelliğimiz ama en azından karşı cenahta dönen dümenleri az da olsa sez istiyorum be kardeşim!
Dimağını arala, seksen yıldır ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan aynı oyunları, kurguları anla, senaryoyu çöz, yazanı hisset, neden-niçin meseleleri zihninde etraflıca yoğur ve Allah’sız düzeni farket istiyorum be kardeşim!
Hani kafanda bir doğrun var ya.. Hayal gücünü sonuna kadar zorla, o doğrunu hangi koltuğa istiyorsan o koltuğa oturt, ne kadar yetki verebiliyorsan fazla fazla ver ve tüm olan biteni, olabilecekleri bir de öyle seyret istiyorum be kardeşim!
Çünkü biliyorum seninde benim gibi ne denli bayrak sevdiğini, lakin bir takım şahsi husumetler görmez etmiş gözlerini. Bende soluyorum aynı havayı, bende çekiyorum çektiklerini, benimde tuzluk rutubetli, pirinçler şişti, kapak küflendi lakin kusuruma bakma.. aç kalıp muhtaçta düşsem göremiyorum gayrısında istikbali.
Onun için sende az açını değiştir ve gör kardeşim gör.. Göremiyorsan da dinle, dinleyemiyorsan da bekle istiyorum.. Bekle, görelim zamanla gerçekleri.. Kimin nereden beslendiğini, kimin kime hizmet ettiğini!
Yanılmışsam ve seni yanıltmışsam utanma, vur yüzüme tüm cahilliğimi.. senden bunu bekliyorum ve bir dost olarak sadece bu kadarını istiyorum be kardeşim!
Peki yarın bayrağıma aykırı hareket ederse yine kendisine karşı aynı duyguları besler miyim diye sorarsan, benim bir Allah’a can borcum, bir bayrağa kan borcum, birazda bankalara borcum var. Başka kimseye ne minnet ne diyet borcum yok ve dedim ya kulum, beşerim, bende sever, yeri gelir nefret ederim diye!
Anında soğurum, hatta son derece ileri gider bir de düşman olurum.
Ama Devlet döner mi hiç dersen!
Döner elbet, o da döner.. Mevlevi döner Devlet görür,
mesnevi döner Devlet görür,
yere döner Devlet görür,
göğe döner onu görür,
aynaya döner yine görür..
Ah benim gönlü güzel fakat kafası karışmış kardeşim; belki bugün ne idüğü belirsiz üç beş benzemeze umut bağlamış olabilirsin ama elbet bir gün sende görürsün!
Allah Devletimize ve Devlet’imize zevâl vermesin. Ömrü uzun, dimağı açık, kılıcı her daim keskin olsun. Amin