TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) Adalet Divanının başörtüsü kararına tepki gösterdi.
Çavuşoğlu, yaptığı açıklamada, AB Adalet Divanının, belli şartlarda iş yerlerinin çalışanlarının başörtüsü takmasını yasaklayabileceğine karar verdiğini hatırlattı.
Adalet Divanının, ticari çıkarları, ifade hürriyetinin bir uzantısı olan kıyafet hürriyetinin önüne koyarken, din ve vicdan özgürlüğünün gereklerini "tarafsızlık" olarak gördüğü verili seküler duruma eşitleyerek, Müslümanların dini inançlarını sübjektif algılara rehin veren son derece talihsiz bir karara imza attığını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Mahkemenin, 'tarafsız imaj sunma, sosyal anlaşmazlıkları önleme, işveren açısından gerçek bir ihtiyaca karşılık gelmesi, mahkemelerin üye ülkelerin özel şartlarını dikkate alması' gibi hususları kararına dayanak olarak kullandığı görülmektedir. Tüm bu hususların yoruma dayalı olarak somutlaşması gerektiği için burada işveren ve yargı aktörlerine olayları bütünüyle 'sübjektif takdire' dayalı yorumlama yetkisi verildiği için temel insan haklarının başında gelen ifade ve din ve vicdan hürriyetinin kullanılması, ticari ve siyasi mülahazalara bağımlı hale getirilmektedir. Bunun da ötesinde, kararın özellikle dindar Müslüman kadınları hedef alması, Müslümanlar söz konusu olduğunda temel insan haklarının kullanılmasının çok rahat askıya alınabildiğini ortaya koymaktadır."
Çavuşoğlu, Müslümanların dini pratikleri üzerinden stigmatize edilmesinin, İslamın ve Müslümanların, Batının ötekisi olarak tanımlanarak kriminalize edilme eğiliminin, yargı alanına yansıyan tezahürlerinden biri olduğuna dikkati çekti.
Avrupa'da ırkçılığın hakim biçimi olarak İslamofobinin kurumsallaşma sürecinin ayaklarından birinin yargı olduğunu, Adalet Divanının bu kararının ise bunun talihsiz yansımalarından biri olduğunu aktaran Çavuşoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İnsan hakları duyarlılıkları 'lafazanlıktan' öte geçmeyenlerin elinde insan hakları, sadece güçlü olanın elinde tuttuğu bir sopadan ibaret hale gelmiş bulunmaktadır. 'Avrupa değerleri' üzerinden Müslümanların ötekileştirilmesi ve insan haklarına sahip olmanın Müslümanlardan esirgenmesi, kabul edilemez ve sürdürülemez bir durumdur. Bu karar, İslamofobik faşizmin ayak seslerinden biridir, tanımıyor ve kabul etmiyoruz. AB kurumlarını ve ulusal karar vericileri sağduyuya ve insan haklarına bağlı kalmaya çağırıyoruz. Bu sürecin komisyon olarak takipçisi olmaya devam edeceğiz."