Cumhuriyet Halk Partili eski Kültür ve Turizm Bakanı Fikri Sağlar, katıldığı bir televizyon programında başörtülü kadınların hâkim olarak karar verirken adaleti yerine getiremeyeceğini söyleyerek, "Kendimden söylemek istiyorum. Ben yargılandığım zaman, türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var" demişti.
Sağlar’ın bu ifadeleri büyük tepki çekerken, bir tepki de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelmişti. CHP Sakarya İl Başkanı Ecevit Keleş ise adeta ayrı telden çaldı ve Fikri Sağlar’ın açıklamalarına kulak tıkayıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına tepki göstermesi hayretle karşılandı.
KELEŞ AYRI TELDEN ÇALIYOR
Adeta Erdoğan düşmanlığı ile Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun tepkisini bile görmezden gelen Keleş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
CHP Parti Meclis Üyemiz Av. Sevgi Kılıç’ı vitrin mankeni olarak niteleyen Ak Parti Genel Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında kadınlarımız için neler yaptığını, onlara seçme ve seçilme hakkı verdiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nde kadın-erkek eşitliğini sağlayan parti olduğunu unutmaktadır. AK Parti Genel Başkanı; milyonlarca CHP’ye oy veren başörtülü kadınlarımıza hakaret ettiğinin farkında değildir. Siyaset yaparken oy hesabı için halkımızı kamplaştırmak Türkiye Cumhuriyeti’ne verilen en büyük zarardır.
ERDOĞAN BUNLARI SÖYLEDİ
Oysa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü konusunda nefret dilini tercih eden CHP'li Fikri Sağlar’ın skandal sözlerine ilişkin değerlendirmesinde net ifadeler ortaya koydu. İşte Erdoğan'ın o sözleri:
HER KURUMDA OLACAKLAR
Bu zat, artık bu çağda yaşamıyor. Çok gerilerde kaldı. Bu ne yazık ki CHP zihniyetinin faşizan anlayışının geçmişte olduğu gibi bugüne yansımasıdır. Bu faşist anlayış hala yaşamını sürdürüyor. Bu başörtülü kızlarımız yıllarca üniversitelerin kapılarından çevrildi. Eğer tarlada çiftçi olursan başörtü meşrudur. Ama bir üniversitede olursan başörtüsü yasaktır. Böyle bir mantık vardı. İnsanın giyimine kuşamına göre değerlendirmeye kalkacak olursak bunu bir defa kalkıp da bir demokrasi ve fikir özgürlüğü olarak anlatmak, inanç özgürlüğü olarak anlatmak mümkün değildir. Bunlara sorduğun zaman normalde bakıyorsunuz, inanç ve fikir özgürlüğünden bahsediyor. Nasıl bir inanç, fikir özgürlüğü bu? Bırakın artık bu işleri. Artık 50'li, 40'lı yıllardaki CHP'nin olduğunu, yaşam tarzı olarak hala insanların yaşamlarına müdahaleye devam ettiklerini görmek istemiyoruz. Öyle kalkıp da Bay Kemal yanına iki tane başörtülü alıp, bununla milleti aldatma sürecini de bir kenara bıraksın. Geçin o işleri. Yanına iki tane değil 20 tane başörtülü koysan artık senin kim olduğunu, ne olduğunu gayet iyi biliyorlar. İnsanların başörtüsüyle uğraşmanın anlamı yok. Burada da hakim, savcı, polis bu ülkenin her kurumunda bunları görecekler.
"GEÇTİ O İŞLER BAY FİKRİ"
Şartlar belli, şartların içerisinde başörtülü olan, hakime, savcı, polis olamaz diye bir şey yok. Böyle bir şey var mı? Devletin hangi kurumuna hangi şartlarda girilir bunlar bellidir. Daha bunlar çok şeyler görecekler. Hangi kurumlardan mezun olduğunuz zaman nerelere girebilirseniz, bunlar bellidir. Dolayısıyla bu kuralları da böyle ayaküstü bunların değiştirme hakkı ve yetkisi yoktur. Oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adeta vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi aldatmıyor. Geçti o işler. Bugün parlamentoda başörtülü bayanlarımız var. Bay Fikri, görüyor musun bunları? Bak buralara kadar gelindi. Daha çok mesafeler alacağız ama sen çağın dışında kaldın. Tabii Bay Kemal bir şey söyleyemiyor."
Güncelleme Tarihi: 02 Ocak 2021, 00:36