ZAMANIN ZİNCİRLERİ

Şu an Düsseldorf hava alanındayım.
Biletleme işlemleri bittikten sonra her insanın alışık olduğu gibi pasaport kontrolü için sıraya girdim.

Evet, alışık olduğumuz gibi dedim çünkü, uzun zamandan beri yer yüzünde nefes almaya çalışan bizler, geçte olsa öğrendik bazı durumlarda sıramızı beklemeyi.

Tabi, her zaman her yere bu güzel alışkanlığı taşıyamayabiliyoruz. 
Bazen acelemizden, bazen işimize gelmediğinden bir yolunu bulup, birilerinin önüne geçebiliyoruz.

Beklemeyerek tasarruf ettiğimiz zamanları sonrasında ne yapıyoruz, burası tartışılır. 

Bir de acele ederek verdiğimiz kararlar var. Bu kararlar yüzünden belki kimsenin sırasını kapmıyoruz yada kimseye saygısızlık etmiyoruz ancak; kendi kendimizi geride bırakıp, hakkımıza giriyoruz. Ve bunun pişmanlığı, bütün baharlarımızı kışa çevirebiliyor. 

Hayat yolunda ilerlerken, bazen kimsenin önüne geçmeden acele etmemiz gereken anlarda olabiliyor. Yeri geliyor o dakika söylenmesi gerekenleri sustuğumuz için ömrümüzden ömür gidebiliyor.

Kederli, sıkıntılı günlerimizin en büyük destekçisi olan zaman, bir kelimeyi doğru anda ifade etmedik diye bizi acımasızca müebbete uzanan bir hücreye hapsedebiliyor.

Bir zamanlama hatasını, zamanın hükmüyle, zamanın zindanlarında geçirmek; insanoğluna kesilmiş akıllara durgunluk verici en büyük ceza olsa gerek.

Ama öyle güçlüyüz ki, gemileri bile paslandırıp eriterek denizin sularına karıştıran zaman; sırtımıza kalın zincirler vurmuş olsa da, yaşamaya devam edebiliyoruz.

Zincirlerimizi sadece biz kırabiliriz bunu da en iyi biz biliyoruz… 

Uçak kalkıyor, görüşürüz…
05.11.2021

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.