ÖLÜNCE MELEK OLMUYOR İNSAN

Sevgili Esmanur; Ben bu satırlarımı yazarken sen kara toprağın altında haksız bir ölümün neticesine ulaşmış bir vaziyette, ebedi uykunda senin gibi ölen masum dostlarınla ikinci kıyametini bekliyorsun. 
Annelik sıfatıyla boğazına yapışan şeytanlaşmış ellerin iziyle ayrıldın aramızdan. Dünya da eğitim imkanları artmasına rağmen cehalet çamurunda yıkanmış bir zihniyetin evladı olarak pisi pisine son bulan nefesine yandı yüreğimiz.
Bu vahşet dolu ölümde hangi cinnetin, hangi psikolojik bozukluğun, hangi kirli savunmanın altına sığınılacak acaba ?  Ama sen ruhu şeytanlaşmış bir insanın gölgesinden kanatlarını takarak ebedi aleme göçüp gittin. 
Ne yazık ki dünyayı temizleyemiyoruz. Tecrübe ve sorumluklarla olgunlaşmak yerine körleşerek geriliğe adım adım yaklaşıyoruz. 
Bugün dışarı çıkmasına izin verilmeyen bir gencin ergenliğine, verdiği tepkilere dem vurmuyoruz. Bugün bir annenin boğarak öldürdüğü evladından bahsediyoruz. Dönem değişti, gençlik elden gidiyor cümlelerinin yerini dönem değişti annelik, babalık, ebeveynlik elden gidiyor cümlesi aldı. Yanlışlarımıza ayna olan, acı bir tefekküre davet eden vahşi ölüm var heybemizde.
Bizlere çok düşünmemiz, az uyumamız, kötülüğe karşı iyiliği, yanlışa karşı doğruyu galip getirmek için çabalamamız gerektiğini hatırlattın…Sen bir gelecektin, bir gelecek daha kaybettik.
Yıllar önce babam ile bir konu hakkında konuşurken ben evlatlarımı  her konuda muhatap almam demişti. Bende ilkten anlam verememekle beraber biraz da bozularak bunun ne demek olduğunu sormuştum. Babam da demişti ki; Eğer evlatlarımı her konuda muhatap alırsam aramızda çıkan anlaşmazlıklarda cümlelerim, tepkilerim sizleri üzebilir. Sizler üzülürseniz bu durum beni de  üzer.
Yüreğimde ağırlaşan bir gül vardı  da bir anda dikenleri yok olmuş  gibi hissetmiştim.

Meselenin çocuk doğurmak olmadığını anlatmak çok zorlaştı. Hayvanlarda doğuruyor. 
Cennet makamının, hayvanlardan daha aşağı bir safta yer aldığı bu anneliğe yazıklar olsun. 
Anne-baba olmak genlerini taşıyan bir parçayı dünyaya fırlatmak, itmek, kakmak, ötelemek değil.
Davasını şaşıran insanlara hatırlatmış olmak istiyorum.
Davamız annelerin ayakları altına serilen cennetin, babaların ellerine verilen cennet anahtarının hakkına riayet edebilmek, cennet kokulu emanetlerimize sahip çıkabilmek.
Artık yanlışlarımıza unvan giydirmekten vazgeçelim.
Psikolojik bunalımlarına şifa araması tavsiye edilen insanlar ben deli miyim? Ne gerek var? demekten vazgeçer belki…  Asıl deliliğin gerçeklerle yüzleşmekten kaçmak ve destek almaktan utanmak olduğunu bize senin soğuk bedenin anlatır belki…
18 yaşın, hataların ve sevapların, genç bakışın bir vahşete kurban gitti.
Sana üzülme demeyeceğim, sen artık üzülemezsin. Çünkü sen dünyalık hislerinden bertaraf ettirildin. 
Genç yaşında tüm ebeveynlere öfke kontrolü yapmaları gerektiğini ölümünle hatırlattığın için üzgünüm.
Kaybedilmiş en güzel kazanım olarak, acını yüreğimizde tutacağız.
Yavrularına duygusal veya fiziksel şiddet uygulayıp, hayatlarını çalan her bir ebeveyne tokat attığın bu veda makamından, rahmet diliyorum sana…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.