2022 merkezi Yönetim Bütçe ve 2020 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinde Bakan Pakdemirli, milletvekillerine sunum yaptı.
Bakan Pakdemirli, yılının küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en çok hissedilen yıl olarak da kayıtlara geçtiğini söyleyerek, “Bazı bölgelerde aşırı yağış ve sellere, bazı bölgelerimizde ise orman yangınlarına ve kuraklıklara şahit oluyoruz. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tarım ve gıda üzerindeki bu etkileri pandemi sürecinde zirve yapmıştır. Ülkemizin son 5 yıllına baktığımızda; don afeti yaşanan alanlarda 3,5 kat, kuraklık afeti yaşanan alanlarda 8,5 kat, yangın afeti yaşanan alanlarda 3,5 kat, sel-su baskını yaşanan alanların sayısında 2 kat artış olduğunu görüyoruz. IPCC-Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli raporu; sıcaklık ve yağış değişikliklerinin, gıda üretiminde fiyat artışlarına neden olduğunu göstermektedir. Araştırmalar, 2050 yılındaki nüfusu beslemek için bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıdaya, bu gıda üretimi için de yüzde 15 daha fazla suya ihtiyacımız olacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Çiftçilere yönelik tedbirler aldıklarını vurgulayan Bakan Pakdemirli, “Üreticinin verim kaybına göre dekara 30 lira ila 100 lira arası destek. Bu kapsamda kuraklıktan etkilenen çiftçimiz için yaklaşık 2,5 milyar lira bütçe ayırdık. 2021 yılı basınçlı sulama desteği başvurularında belge eksiği olmayan tüm projeleri kabul ettik. Bu projeler için 300 milyon lira kaynak sağladık. Çiftimizin alın terinin güvencesi olan TARSİM kapsamında poliçedeki devlet desteğini ve çiftçiye ödenen hasar tazminat oranını yüzde 10 arttırdık. Besicimiz, süt üreticimiz, un ve yem sanayicimizin maliyetlerini azaltmak için TMO aracılığıyla uygun fiyatlı arpa ve buğday satışları başlattık. Bitkisel Üretimi Geliştirme Projeleri ile yüzde 75 hibeli tohum ve fidan temini gerçekleştirdik. İl ve bölgesel bazlı toplantılar gerçekleştirerek sektörle birlikte küresel ısınmaya karşı alacağımız önlemleri içeren yol haritamızı belirliyoruz” diye konuştu.
Pakdemirli, destekler konusunda, “Son 19 yılda, reel rakamlarla toplam 396 milyar lira destek ödemesi yaptık. Son 3 yılda verdiğimiz desteklerde muazzam bir artış sağladık. 2017 yılında 12,9 milyar lira olan tarımsal destek miktarını 2 kat artırarak 2022 yılında 25,8 milyar liraya çıkardık. Türkiye,2020 yılında OECD ülkeleri arasında tarımsal desteğin GSYH’ya oranında yüzde 1,61 ile ilk sıradadır. Son 19 yılda bugünkü rakamlarla; 261 milyar lira bitkisel üretim desteği ödedik. 59 milyar lira mazot ve gübre desteği ödemesi yaptık. Stratejik ürünlere ilave desteklerle çiftçimizin yanında olduk. 2002’de 5 ürüne prim desteği verilirken, bugün 18 ürüne pirim desteği sağlıyoruz. Pamuk primini yüzde 37,5 artışla bir lira 10 kuruşa, ayçiçeği desteğini yüzde 25 artışla 50 kuruşa yükselttik. Bu kapsamda; Hububat grubunda 2020 yılında dekara 16 lira olan gübre desteğini, 2021 yılında 20 liraya, 2022 üretim sezonu için 32 liraya çıkardık. Yine diğer ürünlerde 2020 yılında dekara 4 lira olan gübre desteğini, 2021 yılında 8 liraya, 2022 üretim sezonu için 16 liraya çıkardık. Hububat grubunda sertifikalı tohum desteklerini ise 2020 yılında dekara 16 liradan, 2022 üretim sezonu için dekara 24 liraya çıkarıyoruz” bilgilerini verdi.
Pakdemirli şöyle konuştu:
“Çiftçimizin alın terini güvence altına aldığımız TARSİM ile 2006’dan bu zamana kadar toplam; 16,8 Milyon adet poliçe düzenlenmiş, 15,6 milyar lira hasar tazminatı ödenmiştir. Bakanlık olarak sigorta poliçesi bedelinin yüzde 66’sına kadar biz karşılıyoruz. Kırsal kalkınmanın önemli bir aracı olan coğrafi işaretli ürünler konusunda yürüttüğümüz çalışmalar ile; Son 19 yılda; 772 tarım ve gıda ürünü coğrafi işaret tescili almış, bunlardan 511’i, yani yüzde 70’e yakını son 3 yılda tescil edilmiştir. AB’de 7 tescilli ürünümüzün 4 adedi de son üç yılda tescil edilmiştir.”
Pakdemirli sözleşmeli tarım konusunda, “Dünyanın birçok ülkesinde başarılı bir şekilde uygulanan sözleşmeli tarımın çiftçimizi korumak için çok önemli bir sistem olduğunu biliyor ve ülke geneline yayıyoruz. Çünkü; sözleşmeli üretimin yaygınlaşması ile birlikte; tarımsal üretim planlamamıza katkı sağlayacak, üretimde öngörülebilirlik artırılacak ve fiyat dalgalanmalarının önüne geçilecek, çiftçinin ürettiği ürünü değer fiyattan satabilmesini sağlayarak ürün pazarlama riskini minimuma indirecek, sanayinin ihtiyaç duyduğu kalitede ve miktarda ürünü tedarik edebilmesi sağlanacak, tarladan sofraya kadar geçen süreçte ürün zayiatının önüne geçilecek, tarım-sanayi entegrasyonunu sözleşmeli tarım uygulamalarını yaygınlaştırarak sağlamış olacağız. Uygulamakta olduğumuz tarımsal desteklemeler, müdahale alımları ve sübvansiyonlu tarımsal krediler ile çiftçimizin ve üreticimizin her zaman yanında olduk” şeklinde konuştu.