Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, yüz yüze eğitime geçiş sürecini değerlendirdi. Prof. Dr. İlhan, “Eğitim bizim her şeyimiz biliyorsunuz. Hatta öncelikli olarak eğitimi nasıl daha iyi seviyeye getiririz düşüncesindeyiz. Süreç biliyorsunuz tüm dünyada olduğu gibi bizde de birazcık zorlanarak ilerledi. Ama sürece baktığımızda EBA sistemi ile beraber bütün çocuklarımızın eğitimlerini en azından geri kalmadan aldıkları konusunda hepimiz hemfikiriz. Bunun yanında çocuklarımız da online eğitime uyum gösterdiler kanısındayım ben. Ama yüz yüze eğitimin kattığı farklı şeyler var. Aynı zamanda yüz yüze eğitimde sadece bilgi aktarılmıyor. Çocuklar öğretmenleriyle beraber oluyorlar, ortamda bir araya geliyorlar, arkadaşlarını özlediler. Sosyal gelişimine de çok katkı sağlıyor. Bu yüzden geldiğimiz noktada vaka sayısı ve hasta sayılarının bu şekilde devam etmesi koşuluyla eğitime başlanması çok doğru bir yaklaşım olacak” açıklamasında bulundu.
“Öncelikle köy okullarından başlanması iyi bir avantaj”
Yüz yüze eğitim sürecinin köy okullarından başlamasının yerinde bir karar olduğunu belirten Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, “Öncelikle köy okullarından başlanması iyi bir avantaj. Çünkü köy okullarımızın bir bölümünde internete erişimde kısıtlar söz konusu olabiliyordu. Oradaki çocukların becerilerinin gelişmesinde öğretmenlerle yapılacak yüz yüze eğitimin katkısı şehirdeki çocuklarımızdan daha fazla olacak. O yüzden doğru bir karar bu. Aynı zamanda mart başından itibaren de önce ilkokullarımız açılacak, ilkokullarımızın tüm kademeleri ve 8. ile 12. sınıflarımız açılacak. Bu da yine ilkokul çocukları için baktığımızda kendi gelişimleri için önemli bir süreç olacağı kanısındayım. Keza sınava girecek çocuklarımızın da eksiklerini tamamlama, sınava daha iyi hazırlanma yönünde bir artıları olacak” ifadelerini kullandı.
“Aslında tam yüz yüze açılma gibi değil de bir hibrit eğitim sisteminden bahsetmek mümkün”
Velilerin öğrencileri okula göndermek ya da göndermemekte özgür olduğunu hatırlatan Prof. Dr. İlhan, “Bu arada zaten ilkokuldaki eğitimde de çocuklarını göndermek istemeyen veliler olabilir, gitmek istemeyen çocuklar olabilir. Burada bir seçenekli eğitim olacağını bilmemiz gerekiyor. Hiç göndermek istemiyorsa velimiz, yine evden uzaktan eğitime devam edebilecek. Aslında tam yüz yüze açılma gibi değil de bir hibrit eğitim sisteminden bahsetmek mümkün. İsteyen velimiz çocuğunu okula gönderecek, isteyen uzaktan devam edecek. Okula gidenler de belli günler gidecekleri için yine onlar da hibrit eğitimin bir parçası olacaklar” açıklamasında bulundu.
“Veliler olarak bizlerin çok dikkat etmesi gerekiyor”
Okullarda yüz yüze eğitimin başlamasından sonra önlemlerin çok çok daha önemli bir hale geleceğinin altını çizen Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan, “Veliler olarak bizlerin çok dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle bırakma ve alma saatlerinde bir yapay kalabalık oluyor, hepimiz buna şahit oluyoruz. Çocuğumuzu bırakıp devam etmemiz gerekiyor. Okul bahçesine girmememiz gerekiyor. Okul bahçesi girişinde veya çıkışında özellikle okul çıkış saatlerinde çok kalabalık olduğunu gözlemliyoruz. Orada fiziksel mesafeye uygun bir şekilde durabilirsek, okuldan da çocuklarımızın kalabalık biçimde çıkmaları engellenirse bulaş ihtimali de azalıyor. Bazen çok olumsuz görüntüler söz konusu oluyor. Çocuklarını bekleyen velilerin maskelerini çıkardıkları, hatta sigara içtiklerini gözlemliyoruz. Bunları da yapmamız gerekiyor. Hem çocuklarımıza örnek olmak için hem de korona virüs mücadelesinde başarılı olmak için. Bunlara uyulduğu takdirde süreci olabildiğince iyi geçirebileceğimiz kanısındayım” dedi.
“Pandeminin anayasası yok, pandeminin net kuralları yok”
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un okullardaki yüz yüze eğitime geçişteki yol haritasını anlattığı sırada il hıfzıssıhha kurullarının önemli bir rol oynayacağını ifade ettiğini hatırlatan Prof. Dr. İlhan, “Zaten hep sürecin başından beri savunduğumuz, ifade ettiğimiz il hıfzıssıhha kurullarının sürecin içinde daha karar verici olması, daha çok içerisinde olması böylece gerçekleşmiş oluyor. Bir ille bir il farklı olabiliyor. Tabii bu arada okul açıldıktan sonrada il hıfzıssıhha kurulu karar verip o ildeki okulu kapatabilir, o mahalleyi kapatabilir, o ilçeyi kapatabilir. Bunu da bilmek gerekiyor. Yani aslında pandeminin dinamik bir süreç olduğunu bilmemiz gerekiyor. Pandeminin anayasası yok, pandeminin net kuralları yok açıkçası. Sürece göre, değişen vakalara göre, hastalara göre karar veriyoruz, bir organizasyon yaparak ilerliyoruz. Yani bazen şöyle yaklaşımlar oluyor; işte okullar açılsın hep açık kalsın ya da işte kafeteryalar, restoranlar açılsın, hep açık kalsın. Sayıların azalıp artmasına göre bütün dünyada bilimsel verilere göre bu kararlar veriliyor ve tek bir karar vermek mümkün değil, topyekûn illere göre, bölgeye göre, risklere göre karar verip ilerlemek en doğru yaklaşım olacaktır” şeklinde konuştu.
“Öğretmenlerimiz belki biraz daha önceliklendirilip, ön plana alınarak aşılanması gerçekleştirilebilir”
Öğretmenlerin yer aldıkları ikinci grup içerisinde ön plana çekilerek aşılama planında öncelik alabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. İlhan, “Öğretmenlerimiz biliyorsunuz sağlık çalışanları ve 65 yaş üzerinden sonra başlayacak olan ikinci grup içerisinde yer alıyorlar halihazırda. Bu grupta biliyorsunuz Milli Savunma Bakanlığı personeli yani askerlerimiz, İçişleri Bakanlığı personeli, polislerimiz, jandarmalarımız, Adalet Bakanlığı personeli ve aynı zamanda da Milli Eğitim Bakanlığı personeli olarak öğretmenlerimiz ve öğretim üyelerimiz yer alıyor. Birinci grup tamamlandıktan sonra bu grubun aşılanmasına geçilecektir. Bu hesapla birinci grup eğer şubat ayı içerisinde tamamlanırsa tabii ivedi bir şekilde aşılanabilir. Burada öğretmenlerimiz belki biraz daha önceliklendirilip, ön plana alınarak aşılanması gerçekleştirilebilir. Bu böyle ilerleyecek kanısındayım” diye konuştu.
“İkinci grup içerisinde kendi içinde grupta öne çıkma, geriye gitme durumları söz konusu olabilir”
Üniversite öğrencilerinin durumu farklı algıladığını, aslında üniversitelerin açık olduğunu ancak yer yer yüz yüze, yer yer online olarak devam ettiğini hatırlatan Prof. Dr. İlhan, “Evet gençlerimiz çok sıkıldılar belki, evlerde olmaktan sıkıldılar, bir araya gelmek istiyorlar. Çok doğal, çok haklı talepleri var ama burada da hem illere hem de üniversitelerin alt yapısına uygun, programların gerekliliğine göre hareket etmek gerekiyor. Acele hızlı hareket edilince yanlışlar daha çabuk ortaya çıkabiliyor. O yüzden üniversitelerimize güvenelim. Her üniversite kendi imkanları, kendi programları ve bulunduğu ilin koşulluna göre karar verecektir. Çekilebilir elbette ama bir hesaplama yapmak gerekiyor. Çünkü plan baştan yapıldığında aşılama aşamasında ona göre uygun gitmek aslında en doğru yaklaşım ama ihtiyaçlar doğrultusunda değişiklik olursa aşı stratejisini geliştirerek gitmek gerekiyor. Bu saydığımız grupların hepsi zaten ikinci grupta yer aldığı için bir paça öne ya da bir parça geriye çekilmesinde sorun olacağını zannetmiyorum. Ama birinci gruptan ikinci gruba, ikinci gruptan birinci gruba çekelim demek yanlış olur. Şu an öyle bir şey söz konusu değil. Dediğim gibi ikinci grup içerisinde kendi içinde grupta öne çıkma, geriye gitme durumları söz konusu olabilir. Çokta sorun olmaz bu” ifadelerini kullandı.