MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TürkGün gazetesinde yayımlanan röportajında, "Duymayan varsa tekrar edeyim, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri zamanında yapılacak. CHP, boşa kürek çekiyor. Sabretsinler, 2023 yılının Haziran ayında sandıkta hesaplaşacağız. Cumhur'un zaferine şahit olacaklar. Yüzleri varsa bundan ders ve ibret alırlar, yoksa aynı hamam aynı tas devam ederler, ama Kılıçdaroğlu’nu zor günler bekliyor. Cumhurbaşkanı adaylığına iyice ısındığı belli. Ama zillet ortakları İP ve HDP’yi hesaba katmasında yarar var. Çünkü adaylık düşü kuranlar kuyrukta bekliyor. Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı bellidir, o da Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır" ifadelerini kullandı.
‘CHP, BOŞA KÜREK ÇEKİYOR’
Efendim, erken seçim olur mu?
Duymayan varsa tekrar edeyim, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri zamanında yapılacak. CHP, boşa kürek çekiyor. Sabretsinler, 2023 yılının haziran ayında sandıkta hesaplaşacağız. Cumhurun zaferine şahit olacaklar. Yüzleri varsa bundan ders ve ibret alırlar, yoksa aynı hamam aynı tas devam ederler, ama Kılıçdaroğlu’nu zor günler bekliyor. Cumhurbaşkanı adaylığına iyice ısındığı belli. Ama zillet ortakları İP ve HDP’yi hesaba katmasında yarar var. Çünkü adaylık düşü kuranlar kuyrukta bekliyor. Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı bellidir, o da Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Peki zillet ittifakının adayı kimdir? Daha neyi bekliyorlar? Niye adaylarını netleştirmiyorlar? Yoksa henüz Biden’dan izin ve icazet alamadılar mı? Neymiş, Cumhurbaşkanı adayını ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği birisini yapacaklarmış. Kim bu karar vericiler? Milletten başka karar verici mi var?
Bu esaret altında bir siyaset anlayışı değil mi? İşte zillet budur. Teslimiyet budur. İşte zavallılık böyle bir şeydir.
‘AKINCI’NIN SEVİYESİNE İNEMEM’
Kıbrıs konusu da gündemde. En son yaptığınız basın açıklamasında Mustafa Akıncı’ya sert sözlerle yüklendiniz. O da size cevap verdi. Ayrıca Kapalı Maraş’ın açılmasından geri dönülmezse AB yaptırım uygulayacağını açıkladı. Kısa da olsa değerlendirmelerinizi alabilir miyim?
Kıbrıs’ta, eşit, egemen ve bağımsız bir devletin tezahürü kaçınılmazdır. Müzakereler çuvalladı. Herkes kendi yolunu tercih etti. Biz Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni destekliyoruz. Akıncı benim muhatabım değil. Onun seviyesine inemem. Onun dengi ve eşiti Rumlardır. Çarpıtmasın, AKEL mensubu mu değil mi? EOKA militanı mı değil mi? Onu söylesin.
AB’ye gelince, Kapalı Maraş’ın açılmasına baktıkları yer Yunanistan-Rum çizgisidir. Ne biliyorlarsa yapsınlar. Elle gelen düğün bayram. Bu tehditlere aldırış edilirse Kıbrıs’ta Türk varlığı tartışmaya açılır. Verilmiş bir karardan geri dönüş olmaz. Maraş’ın açılması ENOSİS defterinin bir sayfasını kapatacaktır. Rahatsızlıkları bundandır. Varsın rahatsız olsunlar, Kıbrıs Türklüğünün hakları, tarihsel çıkarları ve egemenlik kazanımları neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. Sayın Ersin Tatar demişti ki, “47 yıldır kapalı olan Maraş’ın insanlığa açılması gerekiyordu. O yapılmıştır.” Yapılan tekrar yıkılmaz, herkes aklını başına alsın. AB sabrımızı test etmesin.
‘MESELE HAVALİMANINİ BEKLEMENİN ÇOK DAHA ÖTESİNDE’
Afganistan ile Türkiye’nin tarihi bağları olduğunu hatırlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Mücadele yıllarına atıfta bulunarak kurulan ikili ilişkilerden bahsetti. Bahçeli, “İki ülke arasında 1 Mart 1921’de imzalanan Türkiye-Afganistan İttifak Antlaşması’nda dikkat çeken ifadelerden birisi “Bu iki ülkenin kaderi ve saadeti birbirinindir.” İkincisi de “Eğer bir ülkeye düşman hamle ediyorsa bu, diğer ülkenin de aleyhine bir hücumdur” diye konuştu.
Dünden bugüne Türkiye’nin Afganistan politikasında dört unsurun ön plana çıktığına değinen Bahçeli, şunları kaydetti:
Bunlar, Afganistan’ın birlik ve bütünlüğünün korunması, güvenlik ve istikrarının sağlanması, ülkede halk desteğini ve katılımı ön planda tutan geniş tabanlı siyasi yapının güçlenmesi ve Afganistan’ın terörden ve aşırı akımlardan arındırılarak, halkın huzur ve refaha kavuşturulmasıdır.
Bu ülkenin istikrar ve iç barışına destek vermemiz tabiidir, olmalıdır. Mesele bir havalimanını beklemenin çok daha ötesindedir. Bu ülkede huzurun ve güvenliğin temini için Türkiye üzerine düşeni yapabilir. Netice itibarıyla orada işgalci olmayacağız. Bunu aklımızdan bile geçirmeyeceğiz. Türkiye, Afganistan’da her kesimle görüşmelidir. Buna Taliban da dâhildir.
ABD’yle masaya oturan Taliban’ın, Türkiye’ye şaşı bakması eşyanın tabiatına aykırıdır. Afganistan yönetimi, ülkemizin havaalanı misyonunun hukuki altyapısı için gereken davet mektubunu bildiğim kadarıyla Türkiye’ye iletti. Askeri varlığımızın meşruiyet zemini ise, NATO anlaşması ve tezkere çerçevesinde 11 Eylül’e kadar geçerli. Bunu uzatmalıyız.
Taliban, 13 Temmuz’da bir açıklama yapmış. Afganistan’daki askeri varlığımızın Doha Anlaşması hilafına sürdürülmesini kınamış. Taliban ve diğer unsurlarla çözülemeyecek bir sorun yoktur. Hedef Afganistan’ın güvenliği ve dirliğidir.
Bu ülke nüfusunun yüzde 20’ye yakını soydaşımızdır. Biz başkalarından çok daha yakınız. Beraberce her müşkülü aşarız. Parti olarak Türkiye’nin Kabil Uluslararası Hamid Karzai Havalimanı’ndaki muhtemel mevcudiyetini destekliyoruz.
CHP yönetimi bu işlerden anlamaz. Yaydıkları karamsarlık tutmaz.
“AVUSTURYA BAŞBAKANI HALT ETMİŞ”
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, “Eğer insanlar kaçmak zorundaysalar, Avusturya, Almanya ya da İsveç’e gelmelerindense Türkiye gibi komşu ülkeleri ya da Afganistan’ın güvenli bölgelerini daha doğru yer olarak görüyorum” dedi.
Halt etmiş. Kendi işine baksın. Bu tip meseleleri çok yönlü, bilgiye ve insafa dayalı şekilde incelemesini öneririm. Nerenin güvenli olup olmayacağına Viyana’dan karar veremez. Bu şahıs daha Afganistan’ın hangi ülkelere komşu olduğunu bilmiyor. Gitsin tarih ve coğrafya öğrensin.
“TUNUS’TAKİ MÜDAHALENİN ARKASINDA KİMLER VAR?”
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said, ordu desteğiyle yönetime el koydu. Meclisi ve hükümeti feshetti. Sizin yorumunuzu alabilir miyim?
Dost ve kardeş ülke Tunus’u demokrasi hayatına tekrar dönmeye davet ediyorum. Bu ülkeyi derinden sarsan ekonomik ve sağlık krizinin gölgesinde bu anti demokratik tutumun çok tehlikeli olaylara kapı aralayacağını düşünüyorum.
Gördüğüm kadarıyla, anayasadaki bir madde kötüye kullanılarak sivil darbe yapılmış. Halkın demokratik iradesine muhakkak saygı duyulmalıdır. Yanlıştan dönülmelidir.
Tunus Cumhuriyet Bayramı’nda yaşanan bu darbe ülkenin birlik ve bütünlüğünü zayıflatacaktır. Diğer yandan bir hukuk profesörü olan Kays Said’in bu pervasız ve yasa dışı müdahalesinin arkasında hangi güçlerin, hangi lobilerin, hangi bölgesel veya küresel çevrelerin bulunduğu da iyi analiz edilmelidir.
Arap Baharı’nın merkez üssünün tarihin gerisine düşmesi sadece kendisini değil, bölgeyi de karanlık bir girdaba çekebilecektir. Tunus’ta aklıselimin, demokrasinin, toplumsal ve siyasi mutabakatın hâkim olmasını diliyorum.
“KALEMLERİ SATILIK MEDYA”
Türkiye’de bazı medya organlarının ABD’de faaliyet gösteren Chrest Vakfı tarafından fonlandığı ortaya çıktı.
Daha doğru bir deyimle satın alındı diyelim. Kalemleri satılık, vicdanları satılık, iradeleri satılık güruhun medya özgürlüğünden bahsetmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Meğerse parayı nereden alıyorlarsa oranın düdüğünü çalıyorlarmış.
Bu durum bir milli güvenlik sorunudur. Yargı derhâl konunun üstüne gitmelidir. Dikkat ediniz, Türkiye’ye kim hakaret ediyorsa, kim ihanete teşneyse onu paraya boğmuşlar. Bir de satılmışlara casusluk yaptırmışlar. Vah ki vah!
Bu mudur basın özgürlüğü? Bu mudur demokrasi? Bu mudur adalet, özgürlük, medya etiği? Türkiye aleyhtarlarına ganimet olmuş içimizdeki uşakların maskeleri düşmüştür. Hepsinin ipliği pazardadır.
Bağımsız medya diyenler, Türkiye’nin bağımsızlığını kundaklamaya çalışan iş birlikçilerdir. Oyun bellidir. Bize hiç kimse özgür medya masalıyla gelmesin, bu gelenlerin hepsi manen ölmüş medya taraftarlarıdır.