Bu ifade, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hayatımıza girdi. Erdoğan gerçekten de 1994’te kazandığı İstanbul Belediye Başkanlığı ile başlayarak Yeni Türkiye’yi ilmek ilmek inşa etti.
“Dolar inmişti, çıktı, sonra durakta sigara molası verip yükselme yoluna devam etti, dün akşam yine indi” türü işin magazin kısmını tamamen es geçelim… Zira bizim ana akım medya 90ların ünlü yarışma programı “İner Misin Çıkar Mısın” oynamayı pek sevse de ortada inen çıkan bir şey yok. Dolar, Euro, Sterlin sabit. Değeri düşen, eriyen, kıymetsizleşen şey Türk lirası. Dolayısıyla “Lira x oranında değer kazandı/kaybetti” dersek taşları yerine oturtmuş oluruz. Gerisi, biraz önce dediğimiz gibi: Magazin…
Alım gücümüz gün geçtikçe düşmeye devam ederken, biraz izah edelim, nedir bu Yeni Türkiye? Asgari ücretliyle (yani halkın yarısından fazlasıyla), çoğu üst düzey memurun dahi hemen hemen aynı maaşı aldığı, aynı alım gücü yoksunluğuyla cebelleştiği, Avrupa’ya falan gitmenin 1960lardaki gibi yüzde 2-3’lük kesime özgü bir şey olduğu, ucuz yatırım ve ucuz konutun adresi, yabancılara vatandaşlık satarak para kazanan, dini değerlere bağlı nesil inşa ediyormuş gibi gözükse de Z kuşağının Deizm hayranlığından haberi olmayan yöneticilerinden kurulu bir ülke olduk.
Eski Türkiye’deki baskı ve ayrımcılığı yeni tür baskı ve ayrımcılıkların aldığı, eski Türkiye’de var olmayan yollar ve köprülerin yerine, geçmeye para yetmeyen, vasat bir araba almanın dahi sıradan vatandaşa hayal olduğu, uzaktan seyredilen yolların ve köprülerin geldiği bir ülke olduk.
“Var olmayan yol/köprü ile kullanmaya para yetmeyen yol/köprü arasındaki fark nedir” de felsefenin sorusu oluyor, ki Yeni Türkiye’de felsefenin de fişi çekildi.
Cumhuriyet döneminde Osmanlı’nın itibarsızlaştırılması gibi, şimdi de 2002 öncesi her şeyin içinin boşaltılması sıradanlaştı.
Eskiden okumak için memlekette üniversite yoktu, şimdi ise kedim Mars’ı koysam 4 sene sonunda diplomayla eve döneceği, saçma sapan, içi boş, üniversite adı verilmiş binalar inşa edildi.
Kemalizm’in dikte edildiği Türkiye gitti, Siyasal İslam’ın pompalandığı bir Türkiye geldi.
Eskiden tek kanallı TRT hegemonyası vardı, şimdi iktidar yanlısı yüzde 80-85 genişliğindeki medya ve diğer Hint fakirleri var.
Eskiden ordu ile içli dışlı Kemalizm ekolü malı götürürken şimdi malum kişilerle iyi ilişkilere sahip malum kişiler (evimin kapısının koçbaşıyla kırılmasını istemiyorum tabii) malı götürüyor.
“Eski” ile “Yeni” arasında ne fark var o zaman? Felsefe cevaplar. Felsefe nerede? Dağa bile kaçamadan yandı bitti kül oldu…
Haydi hayırlı tıraşlar o zaman.